GÜZEL Parti Genel Lideri Meral Akşener’in İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanlığı sonucuyla feshine karşı Danıştay’a yaptığı müracaatta, savcı mütalaasını verdi.
“Bu antlaşmaların kararlarının değiştirilmesinin, bitmiş oldurilmesinin yahut feshedilmesinin, Cumhurbaşkanının misyon ve yetkilerinin detaylı bir biçimde tanımlandığı Anayasanın 104’üncü hususunun 17’nci fıkrası uyarınca Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenmesi mümkün değildir” denilen mütalaada, iptal için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması gerektiği görüşü yer aldı.
Fotoğraf: Ayşenur Önal / csgorselarsiv.org
Akşener’in daha evvel yürütmenin durdurulması talebiyle Danıştay’a yaptığı müracaat reddedilmiş, müracaatın asıldan incelenmesine geçilmişti.
Duvar’da yer alan habere nazaran, inceleme kapsamında Danıştay Savcısı Nazlı Yanıkdemir, 8 Mart Dünya Bayanlar Günü’nde, davaya husus müracaatla ilgili mütalaasını verdi. Savcı, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafınca uygun bulma kanunuyla kabul edilen bir mukavelenin lakin tıpkı teknikle yürürlükten kaldırılabileceğine işaret etti.
‘Sadece Cumhurbaşkanı sonucuyla feshedilemez’
Savcı Yanıkdemir, 6251 sayılı Kanuna atıfta bulunarak görüşlerini şöyle deklare etti:
‘TBMM’nin uygun bulma kanunu uyarınca onaylanarak yürürlüğe giren bir milletlerarası antlaşmanın feshi lakin TBMM’nin uygun bulma kanununu yürürlükten kaldırması yahut bitmiş oldurmeyi uygun bulduğuna ait yeni bir kanun çıkarması daha sonrasında alınacak bir Cumhurbaşkanı sonucu ile mümkün olabilecektir. Yani, bir diğer sözle, dava konusu Mukavele, TBMM tarafınca 24.11.2011 tarih ve 6251 sayılı Kanunla uygun bulunduğuna göre, feshedilmesine ait bir kanun çıkarılmadıkça, yalnızca Cumhurbaşkanı sonucuyla feshedilemez. Dava konusu Cumhurbaşkanı sonucu ile feshedilen mukavelenin onaylanmasına ait 6251 sayılı Kanunun TBMM tarafınca yürürlükten kaldırılmamış olması yahut Cumhurbaşkanı sonucu alınmadan evvel mukavelenin bitmiş oldurilmesinin uygun bulunduğuna ait yeni bir kanun çıkarılmamış olması niçiniyle, davalı idarece tesis edilen düzenleyici süreçte yetkide ve adapta paralellik prensibi uyarınca hukuka uyarlık bulunmadığı kararına varılmıştır.’
“Bu antlaşmaların kararlarının değiştirilmesinin, bitmiş oldurilmesinin yahut feshedilmesinin, Cumhurbaşkanının misyon ve yetkilerinin detaylı bir biçimde tanımlandığı Anayasanın 104’üncü hususunun 17’nci fıkrası uyarınca Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenmesi mümkün değildir” denilen mütalaada, iptal için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması gerektiği görüşü yer aldı.
Fotoğraf: Ayşenur Önal / csgorselarsiv.org
Akşener’in daha evvel yürütmenin durdurulması talebiyle Danıştay’a yaptığı müracaat reddedilmiş, müracaatın asıldan incelenmesine geçilmişti.
Duvar’da yer alan habere nazaran, inceleme kapsamında Danıştay Savcısı Nazlı Yanıkdemir, 8 Mart Dünya Bayanlar Günü’nde, davaya husus müracaatla ilgili mütalaasını verdi. Savcı, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafınca uygun bulma kanunuyla kabul edilen bir mukavelenin lakin tıpkı teknikle yürürlükten kaldırılabileceğine işaret etti.
‘Sadece Cumhurbaşkanı sonucuyla feshedilemez’
Savcı Yanıkdemir, 6251 sayılı Kanuna atıfta bulunarak görüşlerini şöyle deklare etti:
‘TBMM’nin uygun bulma kanunu uyarınca onaylanarak yürürlüğe giren bir milletlerarası antlaşmanın feshi lakin TBMM’nin uygun bulma kanununu yürürlükten kaldırması yahut bitmiş oldurmeyi uygun bulduğuna ait yeni bir kanun çıkarması daha sonrasında alınacak bir Cumhurbaşkanı sonucu ile mümkün olabilecektir. Yani, bir diğer sözle, dava konusu Mukavele, TBMM tarafınca 24.11.2011 tarih ve 6251 sayılı Kanunla uygun bulunduğuna göre, feshedilmesine ait bir kanun çıkarılmadıkça, yalnızca Cumhurbaşkanı sonucuyla feshedilemez. Dava konusu Cumhurbaşkanı sonucu ile feshedilen mukavelenin onaylanmasına ait 6251 sayılı Kanunun TBMM tarafınca yürürlükten kaldırılmamış olması yahut Cumhurbaşkanı sonucu alınmadan evvel mukavelenin bitmiş oldurilmesinin uygun bulunduğuna ait yeni bir kanun çıkarılmamış olması niçiniyle, davalı idarece tesis edilen düzenleyici süreçte yetkide ve adapta paralellik prensibi uyarınca hukuka uyarlık bulunmadığı kararına varılmıştır.’