RAM
New member
AKP Genel Lider Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, 18 Haziran için planlanan seçim tarihinin öne çekilmesi tarafında çalışmalar yapıldığını deklare etti.
Parti genel merkezinde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Çelik, ‘Seçimin öne alınması sizce de gerekli mi? Seçim tarihine ait değerlendirmeleriniz neler olur?’ sorusuna, “Bizim irademiz seçimin 18 Haziran’da vaktinde yapılması tarafında. Ancak 18 Haziran’la ilgili çıkabilecek kimi meşakkatler; yani vatandaşlarımızın yurt ortasında bir seyahat periyodu olması ve çeşitli formlarda ülkemizde büyük bir hareketliliğin yaşandığı bir periyot olması sebebiyle bir kıymetlendirme yapılıyor” cevabını verdi.
Değerlendirmelerde net bir sonuca varılması durumunda tarihin kamuoyuyla paylaşılacağını belirten Çelik, “Ama bu olağan ki bir erken seçim seviyesinde bir tarih değerlendirmesi olmayacak. Bu yalnızca 18 Haziran’da yapılmasının; o sırada Türkiye ortasındaki işte yaz gelmiş, vatandaşlarımızın birçoğu bulundukları yerleri terk ediyorlar, Anadolu’nun çeşitli yerlerine gidiyorlar. Tarımla ilgili, biroldukca hususla ilgili bir kadro tarihlere denk geliyor. O çerçevede bir kıymetlendirme yapılıyor. Yani bu kıymetlendirme de dediğim üzere bir erken seçim manasına gelebilecek bir kıymetlendirme biçiminde değil; biraz daha, fazlaca az daha tarihin geri çekilmesiyle ilgili” diye konuştu.
Ukrayna: Önümüzde uzun bir soğuk savaş beliriyor
Çelik, Rusya-Ukrayna Savaşı’na ait olarak da savaşla ortaya çıkan bölgesel ve global tablonun Türkiye’nin dış siyasette karşı karşıya kaldığı en büyük sorunlardan biri olduğunu söylemiş oldu. Çelik, “Tabii Rusya’nın ilhak ettiği bölgelerden çekilme iradesinin olmaması, Ukrayna’nın ise o bölgeleri bir daha alma formundaki siyasetinin devam etmesi, bütün bunlar resmi bir barış muahedesini bırakın, kalıcı bir ateşkesin bile ufukta görünmediğini gösteriyor. ötürüsıyla önümüzde uzun bir soğuk savaşın belirmeye başladığını söyleyebiliriz” diye konuştu.
Rusya-Ukrayna savaşında Avrupa Birliği diplomasisinin de epey zayıf kaldığını vurgulayan Çelik, “Türkiye’nin masada olmadığı bir AB toplantısında Rusya-Ukrayna sıkıntısının konuşulması diplomasi olarak bile söz edilemez. O yalnızca zihinsel idman seviyesinde kalır. Ve o antrenmanın de rastgele bir Avrupa Birliği siyaseti ortaya çıkaramadığını net bir biçimde görüyoruz” sözlerini kullandı.
Çelik, uzun bir müddetnin akabinde Türkiye, Suriye ve Rusya savunma bakanlarının geçen hafta Moskova’da bir ortaya gelmesiyle ilgili soruyu da “Suriye’de iç savaş başlamadan evvelce Türkiye Suriye halkının yararına olacak biçimde Suriye’nin açılması, dünya ile entegre olması için epey güçlü bir hal ortaya koydu. Biz bunları yaparken dünyanın değerli devletleri Suriye’ye ‘haydut devlet’ muamelesi yapıyordu lakin biz Suriye halkının yararına olacak biçimde bunu sürdürdük. Ancak çabucak sonrasında ortaya çıkan katliamlar bu münasebetlerin kopmasına niye oldu. Türkiye en başından beri Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olmuştur. Her vakit Cenevre sürecinde de Astana sürecinde de Suriye’deki Anayasa üretim sürecinde de sorunun silahla değil siyaset ve diplomasi yoluyla çözülmesi gerektiğini altın çizdik. Ve bu mevzuda devletimizin bütün diplomatik yeteneklerini seferber ettik. bir daha prensip; Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, Suriye halkının her birinin ortak faydasının gözetilmesiydi. Gelinen noktada bir daha tahlilin siyasi olduğunu düşünüyoruz” cevabını verdi.
DHA/BK,HT
Parti genel merkezinde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Çelik, ‘Seçimin öne alınması sizce de gerekli mi? Seçim tarihine ait değerlendirmeleriniz neler olur?’ sorusuna, “Bizim irademiz seçimin 18 Haziran’da vaktinde yapılması tarafında. Ancak 18 Haziran’la ilgili çıkabilecek kimi meşakkatler; yani vatandaşlarımızın yurt ortasında bir seyahat periyodu olması ve çeşitli formlarda ülkemizde büyük bir hareketliliğin yaşandığı bir periyot olması sebebiyle bir kıymetlendirme yapılıyor” cevabını verdi.
Değerlendirmelerde net bir sonuca varılması durumunda tarihin kamuoyuyla paylaşılacağını belirten Çelik, “Ama bu olağan ki bir erken seçim seviyesinde bir tarih değerlendirmesi olmayacak. Bu yalnızca 18 Haziran’da yapılmasının; o sırada Türkiye ortasındaki işte yaz gelmiş, vatandaşlarımızın birçoğu bulundukları yerleri terk ediyorlar, Anadolu’nun çeşitli yerlerine gidiyorlar. Tarımla ilgili, biroldukca hususla ilgili bir kadro tarihlere denk geliyor. O çerçevede bir kıymetlendirme yapılıyor. Yani bu kıymetlendirme de dediğim üzere bir erken seçim manasına gelebilecek bir kıymetlendirme biçiminde değil; biraz daha, fazlaca az daha tarihin geri çekilmesiyle ilgili” diye konuştu.
Ukrayna: Önümüzde uzun bir soğuk savaş beliriyor
Çelik, Rusya-Ukrayna Savaşı’na ait olarak da savaşla ortaya çıkan bölgesel ve global tablonun Türkiye’nin dış siyasette karşı karşıya kaldığı en büyük sorunlardan biri olduğunu söylemiş oldu. Çelik, “Tabii Rusya’nın ilhak ettiği bölgelerden çekilme iradesinin olmaması, Ukrayna’nın ise o bölgeleri bir daha alma formundaki siyasetinin devam etmesi, bütün bunlar resmi bir barış muahedesini bırakın, kalıcı bir ateşkesin bile ufukta görünmediğini gösteriyor. ötürüsıyla önümüzde uzun bir soğuk savaşın belirmeye başladığını söyleyebiliriz” diye konuştu.
Rusya-Ukrayna savaşında Avrupa Birliği diplomasisinin de epey zayıf kaldığını vurgulayan Çelik, “Türkiye’nin masada olmadığı bir AB toplantısında Rusya-Ukrayna sıkıntısının konuşulması diplomasi olarak bile söz edilemez. O yalnızca zihinsel idman seviyesinde kalır. Ve o antrenmanın de rastgele bir Avrupa Birliği siyaseti ortaya çıkaramadığını net bir biçimde görüyoruz” sözlerini kullandı.
Çelik, uzun bir müddetnin akabinde Türkiye, Suriye ve Rusya savunma bakanlarının geçen hafta Moskova’da bir ortaya gelmesiyle ilgili soruyu da “Suriye’de iç savaş başlamadan evvelce Türkiye Suriye halkının yararına olacak biçimde Suriye’nin açılması, dünya ile entegre olması için epey güçlü bir hal ortaya koydu. Biz bunları yaparken dünyanın değerli devletleri Suriye’ye ‘haydut devlet’ muamelesi yapıyordu lakin biz Suriye halkının yararına olacak biçimde bunu sürdürdük. Ancak çabucak sonrasında ortaya çıkan katliamlar bu münasebetlerin kopmasına niye oldu. Türkiye en başından beri Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olmuştur. Her vakit Cenevre sürecinde de Astana sürecinde de Suriye’deki Anayasa üretim sürecinde de sorunun silahla değil siyaset ve diplomasi yoluyla çözülmesi gerektiğini altın çizdik. Ve bu mevzuda devletimizin bütün diplomatik yeteneklerini seferber ettik. bir daha prensip; Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, Suriye halkının her birinin ortak faydasının gözetilmesiydi. Gelinen noktada bir daha tahlilin siyasi olduğunu düşünüyoruz” cevabını verdi.
DHA/BK,HT