Veri analizi için hangi program ?

semaver

Global Mod
Global Mod
Veri Analizi İçin Hangi Program? Bir Hikâyenin İçinde Kaybolurken...

Merhaba forumdaşlar,

Bugün size biraz farklı bir şey anlatmak istiyorum. Öyle teknik terimlerin, grafiklerin, kod satırlarının ötesine geçip... bir hikâyenin içinden veri analizi konuşalım istedim. Çünkü bazen, bir konuyu anlamanın en iyi yolu onu yaşayan birilerinin gözünden görmek oluyor.

Bir akşam, bir kahve kokusunun odaları doldurduğu, ekran ışığının yorgun yüzlere vurduğu bir çalışma ofisinde başladı bu hikâye.

1. Bölüm: Stratejinin Sesi — Emre

Emre, sayılarla konuşan bir adamdı. Sakin, planlı, stratejik… Her şeyin bir düzeni olduğuna inanırdı. Onun için veri analizi sadece bir iş değil, bir satranç tahtasıydı. Her hücre bir hamle, her grafik bir stratejiydi.

Bir gün, şirkette büyük bir proje gündeme geldi. “Hangi veri analiz programını kullanacağız?” sorusu ortaya atıldığında, Emre hemen ayağa kalktı.

— “Excel mi? Hayır, artık yetmez. Bizim büyük düşünmemiz gerek. Python olmalı. Pandas, NumPy, Matplotlib… Her şey elimizin altında olur.”

Ofiste bir sessizlik oldu. Onun kararlı bakışları, masanın üzerindeki ışıkla birleşince bir an herkes ikna olmuş gibiydi. Ama o sırada Leyla söze girdi.

2. Bölüm: Kalbin Sesi — Leyla

Leyla, verinin sadece sayılardan ibaret olmadığını düşünen bir kadındı. O, verinin arkasındaki hikâyeyi görürdü. İnsanların alışkanlıklarını, duygularını, korkularını...

Gülümsedi, ardından dedi ki:

— “Emre, haklısın. Python güçlü ama herkes için uygun değil. Analiz bir ekip işi. Belki R, belki Power BI, hatta belki sadece bir Google Data Studio yeterli olabilir. Herkesin kendini ifade ettiği bir alan olmalı.”

Emre hafifçe kaşlarını çattı.

— “Ama Leyla, bu iş duyguyla değil, verimlilikle yürür.”

Leyla sessizce karşılık verdi:

— “Verimlilik de duyguyla başlar Emre. Bir ekibin güvenini kazanmazsan, elindeki en iyi araç bile işe yaramaz.”

O an odada bir şey değişti.

3. Bölüm: Araçların Ötesinde Bir Yolculuk

Proje ilerledikçe ekip ikiye ayrıldı. Bir grup Python ve R tarafındaydı; diğeri ise Power BI, Tableau, hatta Excel’den yana. Tartışmalar uzadıkça, asıl mesele “hangi program” sorusu olmaktan çıkıp “nasıl birlikte çalışırız” meselesine dönüşmüştü.

Bir akşam, herkes kendi bilgisayarına gömülmüşken Leyla bir dosya paylaştı.

Adı “İnsan Verisi”.

İçinde müşteri analizleri yoktu. Kod satırları, sütunlar da yoktu.

Sadece küçük notlar vardı:

- “Ahmet, rapor çıkmadan önce üç kere kontrol ediyor çünkü hata yapmaktan korkuyor.”

- “Zeynep, Power BI kullanırken verinin hikâyesini anlatıyor, sadece grafik çizmiyor.”

- “Emre, veriyi çözerken dünyayı da çözmeye çalışıyor.”

Emre o dosyayı okurken durdu. Belki de ilk kez, veri dediği şeyin sadece sayılar değil, insanların yaşamlarından süzülen izler olduğunu fark etti.

4. Bölüm: Duygularla Kod Yazmak

Ertesi gün, Emre toplantı odasına geldiğinde herkes şaşırdı. Bilgisayarını açtı, bir Jupyter Notebook sayfası gösterdi.

Üstünde şu yazıyordu:

> “import empathy as e”

Gülüştüler. Ama bu küçük şaka, büyük bir değişimin sembolüydü.

Emre devam etti:

— “Veriyi analiz ederken insanları unutmuşuz. Evet, Python güçlü, ama bazen duygusal bir bağlantı daha güçlü olabilir. Belki de doğru program, ekibin ruhuna en uygun olanıdır.”

Leyla başını salladı, gözleri dolmuştu.

— “O zaman belki de cevap şu: En iyi analiz programı, herkesin katkısını barındıran programdır.”

5. Bölüm: Forumun Kalbi

İşte ben de bu hikâyeyi o günün anısına yazıyorum, sevgili forumdaşlar. Çünkü siz de biliyorsunuz, bir konu açıldığında herkes kendi tecrübesini, kendi yöntemini paylaşır.

Kimimiz için Python bir tutkudur, kimimiz için Excel bir sadeliktir.

Kimimiz Power BI’ın renkli grafiklerinde kaybolur, kimimiz R’ın istatistiksel derinliğinde.

Ama aslında hepimiz aynı şeyi arıyoruz: Anlamı.

Bir veri kümesinin içinde insanı bulmayı, bir grafiğin ardında bir hikâyeyi yakalamayı. Çünkü veri analizi sadece bir meslek değil, bir empati biçimidir.

6. Bölüm: Belki de Cevap Sensin

Şimdi sizlere soruyorum forumdaşlar…

Sizce “veri analizi için hangi program” gerçekten daha iyi?

Yoksa mesele, programdan çok onu kullanan ellerde mi bitiyor?

Belki de cevap Excel’deki formülde değil, onu sabırla öğreten birinde.

Belki de R’ın istatistiksel gücünde değil, o grafiği anlamlı kılan duyguda.

Belki de Python’un kütüphanelerinde değil, satır aralarına gizlenen insan hikâyelerinde.

Kimi zaman “print(‘başardım’)” yazarsın, ekranda sadece bir satır belirir. Ama o satırın ardında geçen uykusuz geceler, kahve kokuları, umutlar vardır.

Ve o zaman anlarsın: veri analizi sadece bilgi değil, bir yolculuktur.

Son Söz: Yorumlarınızı Bekliyorum

Bu hikâyeyi paylaşmak istedim çünkü hepimiz, hangi programı seçersek seçelim, aslında aynı şeyin peşindeyiz — anlamlı bir bütünün.

Siz neler kullanıyorsunuz? Python mu, R mı, yoksa Excel’in sadeliği mi sizi cezbediyor?

Belki de tıpkı Leyla gibi, siz de bir “insan verisi” dosyası açmışsınızdır.

Hadi, bu hikâyeyi birlikte tamamlayalım.

Çünkü veri, paylaştıkça anlam kazanır.