Rus saldırısı ile başlayan Ukrayna Savaşı yaklaşık 3 aydır devam ediyor.
Savaş son haftalarda Ukrayna’nın doğu bölgelerinde ağırlaşırken dünyanın gözünü bu sefer Avrupa’nın kuzeyinde.
Çünkü Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinisto, resmi olarak NATO üyeliğine başvuracaklarını duyurdu.
İsveç’te de iktidardaki Toplumsal Demokratlar, ülkenin NATO’ya katılmasını destekleyeceklerini bildirdi.
İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üye olmalarına her fırsatta karşı çıkan Rusya’nın bu gelişmelere yansısı sert oldu.
Kremlin’in denetimindeki Rus devlet televizyonu, Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katıldıktan daha sonra topraklarında askeri üslere müsaade vermesi halinde Moskova’nın Avrupa hudutlarına taktik nükleer silah konuşlandırabileceğini söylemiş oldu.
Askeri uzmanlar bunun Rusya’nın en net uyarısı olduğunun altını çizdi ve bu açıklamaları Moskova’nın alacağı ‘önlemler’ konusunda birinci adımı atması olarak nitelendirdi.
Rossiya One kanalında konuşan bir askeri uzman ‘Resmi sebepleri dehşet. Ancak NATO’da daha epey korkacaklar’ dedi ve ekledi: ‘İsveç ve Finlandiya’da NATO üsleri göründüğünde, Rusya’nın taktik nükleer silahları konuşlandırarak dengesizliği ve yeni tehdidi etkisiz hale getirmekten öbür seçeneği kalmayacak.’
Misal bir ikaz geçtiğimiz haftalarda Rusya Güvenlik Kurulu Lider Yardımcısı Dmitry Medvedev’den de gelmişti.
İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üye olmaları durumunda Moskova’nın bu tehditlere karşı tedbir alması gerekeceğini belirten Medvedev, Rusya’nın bölgeye İskender füzeleri, hipersonik silahlar ve nükleer bombalara konut sahipliği gemiler sevk edebileceğini ima etmiş ve şu tabirleri kullanmıştı;
‘İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üye olduğu bir durumda Baltık bölgesinin nükleerden arındırılmış statüsünden bahsetmek mümkün olmaz.’
Askeri uzmanlara nazaran, halihazırda Ukrayna’nın NATO üyeliğine karşı çıkan Rusya için bir öteki komşusu Finlandiya’nın üyeliği olabilecek en berbat senaryolardan birisi.
NATO yetkilileri, İskandinav ülkelerinin üyelik kriterlerinin birçoklarını halihazırda karşılaması niçiniyle, ülkelerin ittifaka kabulünün nispeten sıradan olacağına inanıyor.
Türkiye’nin de üyesi olduğu NATO, İkinci Dünya Savaşı’nın akabinde Sovyetler Birliği ile muhtemel bir çatışmaya karşı 1947’de kurulmuştu.
Rus milletvekili Vladimir Dzhabarov, Finlandiya’nın NATO’ya katılmasının ‘korkunç bir trajedi’ olacağını belirterek tehditler savurmuştu.
Finlandiya’nın NATO’ya katılması durumunda Rusya’nın ‘meşru hedefi’ olacağını belirten milletvekili ‘Finlandiya bu atılımı ile ülkelerinin yok edilmesini garanti altına alır’ demişti.
Rusya komşusu Finlandiya ve başka kuzey ülkesi İsveç’in NATO’ya üye olmaması konusunda uzun müddettir ikazlarda bulunuyor. Lakin Putin’in buyruğu ile Ukrayna’da başlayan savaş daha sonrası Moskova’nın planı tabiri caizse karşıt tepmiş durumda.
Çünkü yapılan son kamuoyu araştırmalarına nazaran, Finlandiya’da her 100 bireyden 84’i Rusya’yı ‘önemli bir askeri tehdit’ olarak görüyor.
Geçen yıl yani Ukrayna krizi yaşanmadan evvel bu oran yalnızca yüzde 25 oranındaydı. İsveç’te de durum farklı değil. yıllardır ‘tarafsızlık’ modelini uygulayan ülkede NATO sesleri artık daha yüksek çıkıyor.
Ülkede muhalefet partilerinin de takviyesi daha sonrası İsveç’in üyeliğe hiç olmadığı kadar yakın olduğu belirtiliyor.
Savaş son haftalarda Ukrayna’nın doğu bölgelerinde ağırlaşırken dünyanın gözünü bu sefer Avrupa’nın kuzeyinde.
Çünkü Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinisto, resmi olarak NATO üyeliğine başvuracaklarını duyurdu.
İsveç’te de iktidardaki Toplumsal Demokratlar, ülkenin NATO’ya katılmasını destekleyeceklerini bildirdi.
İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üye olmalarına her fırsatta karşı çıkan Rusya’nın bu gelişmelere yansısı sert oldu.
Kremlin’in denetimindeki Rus devlet televizyonu, Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katıldıktan daha sonra topraklarında askeri üslere müsaade vermesi halinde Moskova’nın Avrupa hudutlarına taktik nükleer silah konuşlandırabileceğini söylemiş oldu.
Askeri uzmanlar bunun Rusya’nın en net uyarısı olduğunun altını çizdi ve bu açıklamaları Moskova’nın alacağı ‘önlemler’ konusunda birinci adımı atması olarak nitelendirdi.
Rossiya One kanalında konuşan bir askeri uzman ‘Resmi sebepleri dehşet. Ancak NATO’da daha epey korkacaklar’ dedi ve ekledi: ‘İsveç ve Finlandiya’da NATO üsleri göründüğünde, Rusya’nın taktik nükleer silahları konuşlandırarak dengesizliği ve yeni tehdidi etkisiz hale getirmekten öbür seçeneği kalmayacak.’
Misal bir ikaz geçtiğimiz haftalarda Rusya Güvenlik Kurulu Lider Yardımcısı Dmitry Medvedev’den de gelmişti.
İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üye olmaları durumunda Moskova’nın bu tehditlere karşı tedbir alması gerekeceğini belirten Medvedev, Rusya’nın bölgeye İskender füzeleri, hipersonik silahlar ve nükleer bombalara konut sahipliği gemiler sevk edebileceğini ima etmiş ve şu tabirleri kullanmıştı;
‘İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üye olduğu bir durumda Baltık bölgesinin nükleerden arındırılmış statüsünden bahsetmek mümkün olmaz.’
Askeri uzmanlara nazaran, halihazırda Ukrayna’nın NATO üyeliğine karşı çıkan Rusya için bir öteki komşusu Finlandiya’nın üyeliği olabilecek en berbat senaryolardan birisi.
NATO yetkilileri, İskandinav ülkelerinin üyelik kriterlerinin birçoklarını halihazırda karşılaması niçiniyle, ülkelerin ittifaka kabulünün nispeten sıradan olacağına inanıyor.
Türkiye’nin de üyesi olduğu NATO, İkinci Dünya Savaşı’nın akabinde Sovyetler Birliği ile muhtemel bir çatışmaya karşı 1947’de kurulmuştu.
Rus milletvekili Vladimir Dzhabarov, Finlandiya’nın NATO’ya katılmasının ‘korkunç bir trajedi’ olacağını belirterek tehditler savurmuştu.
Finlandiya’nın NATO’ya katılması durumunda Rusya’nın ‘meşru hedefi’ olacağını belirten milletvekili ‘Finlandiya bu atılımı ile ülkelerinin yok edilmesini garanti altına alır’ demişti.
Rusya komşusu Finlandiya ve başka kuzey ülkesi İsveç’in NATO’ya üye olmaması konusunda uzun müddettir ikazlarda bulunuyor. Lakin Putin’in buyruğu ile Ukrayna’da başlayan savaş daha sonrası Moskova’nın planı tabiri caizse karşıt tepmiş durumda.
Çünkü yapılan son kamuoyu araştırmalarına nazaran, Finlandiya’da her 100 bireyden 84’i Rusya’yı ‘önemli bir askeri tehdit’ olarak görüyor.
Geçen yıl yani Ukrayna krizi yaşanmadan evvel bu oran yalnızca yüzde 25 oranındaydı. İsveç’te de durum farklı değil. yıllardır ‘tarafsızlık’ modelini uygulayan ülkede NATO sesleri artık daha yüksek çıkıyor.
Ülkede muhalefet partilerinin de takviyesi daha sonrası İsveç’in üyeliğe hiç olmadığı kadar yakın olduğu belirtiliyor.