Islatıcı nedir ?

Baris

New member
İslatıcı: Su Yolu, Hayat Yolu

Bir sabah, 30 yıl sonra aynı köyde karşılaştığımızda, Elif ile Ali arasında derin bir sessizlik vardı. İki eski dost, yıllar sonra birbirlerine bakarken, yaşamlarının ne kadar değiştiğini fark ettiler. Bu yazıda, Elif ve Ali'nin hikâyesini anlatacağım. Ama sadece bir hikâye değil, aynı zamanda "islatıcı" kavramının insanlar arasındaki ilişkilere ve toplumsal yapıya etkisini keşfedeceğiz.

İslatıcıyı, hayatın derin sularında kaybolan bir yelken gibi düşünün. Gerçekten ne olduğu, birçoğumuz için ilk bakışta anlaşılmaz olabilir. Ancak bu hikâye, bir su damlasının bir insanın hayatındaki yolculuğuna nasıl dokunduğunu ve dönüştürdüğünü anlatıyor.

Bir Köyde Başlayan Hikaye: Ali’nin Çözüm Odaklı Bakışı

Elif, köydeki en eski arkadaşım, ama onunla olan arkadaşlığımızın da bir hikâyesi vardı. Hatırladım, çocukken, birlikte su taşıdığımızda, Elif’in bana sürekli söylediği şey şuydu: “Her damla su, kendi yolunu bulur.” O zamanlar bu sözün ne anlama geldiğini tam olarak anlamıyordum. Ama yıllar sonra, hayatımın her yönüne bu bakış açısının nasıl yerleştiğini fark ettim.

Ali, her zaman çözüm odaklıydı. Bir sorunu görür, hemen bir yol bulur ve harekete geçerdi. Köydeki su sorununu çözmeye çalışırken, Elif ve Ali’nin farklı bakış açıları, onların kişiliklerini ve hayata bakışlarını yansıtan en önemli öğelerdi. Elif, bir gün Ali'ye, köyün suyu konusunda nasıl bir strateji geliştirebileceğini sordu. Ali, hemen bir plan çizdi ve suları yönlendirecek bir kanal sistemi tasarladı.

“Bir islatıcı gibi düşün” demişti Ali, “Bir damla su, diğerlerine yol açarak yolunu bulur. Bizim de yapmamız gereken tam olarak bu.” Ali’nin çözüm odaklı yaklaşımı, suyu en verimli şekilde kullanmak için bir çözüm önerisi sundu. Ama Elif'in başka bir düşüncesi vardı.

Elif’in Empatik Yaklaşımı: Su, İlişkiler ve İnsanlar Arasındaki Bağ

Elif, farklıydı. Ali’nin çözüm önerilerini seviyor, ancak daha derin düşünüyordu. Sadece suyun yolunu bulmasından değil, aynı zamanda suyun insanlar arasında nasıl bir bağ kurduğundan da bahsediyordu. Elif’in bakış açısına göre, islatıcı sadece bir işlev değil, aynı zamanda bir semboldü. Su, sadece yaşamı devam ettirme aracı değil, insanları birbirine bağlayan bir güçtü.

Köydeki su problemiyle ilgili konuşurken, Elif Ali’ye şöyle dedi: “Evet, suyu yönlendirmek önemli. Ama sular, köydeki insanların arasında bir bağ kurar. Su, sadece ihtiyacını karşılamak için değil, aramızdaki ilişkileri güçlendiren bir semboldür. Eğer biz bu köyde birbirimizle aynı dili konuşmazsak, ne yaparsak yapalım suyu yönlendirmek yeterli olmayacak.”

Ali bu düşünceyi kısa bir süre için dikkate almadı. Ancak birkaç hafta sonra, köydeki insanların birbirleriyle daha sıkı bağlar kurmaya başladıklarını gözlemledi. Herkes su taşıdıktan sonra bir araya gelir, birbirleriyle daha çok konuşur hale gelmişti. Su, sadece toprakları beslemekle kalmıyor, aynı zamanda insanları da birbirine yakınlaştırıyordu. Elif’in bakış açısının doğruluğu, zamanla ortaya çıkmaya başlamıştı.

Zamanla Birleşen Yollar: İslatıcı ve Toplumsal Bağlar

Zaman geçtikçe, Ali ve Elif arasında farklılıklar birer zenginlik haline gelmeye başladı. Ali çözüm ararken, Elif daha büyük bir bağ kurma çabasındaydı. İki bakış açısının birleşmesiyle köyde sadece su sorununu çözmekle kalmadılar, aynı zamanda köydeki insanlar arasındaki ilişkiler de güçlendi. Su, köydeki herkesin ortak bir paydada buluşmasını sağladı. Elif’in doğru tespiti, suyun sadece bir kaynak değil, bir bağlayıcı gücün simgesi olduğunu gösterdi.

Ali, suyun yönlendirilmesi için çizdiği planları Elif’in empatik bakış açısıyla harmanladı. Su, köyde sadece tarıma yönelik bir kaynak olmaktan çıktı, bir hayat kaynağına dönüştü. İnsanlar, suyun etrafında toplanarak, birbirlerine destek olmaya başladılar. Bir damla suyun bile tüm köyü değiştirebileceğini Elif gösterdi.

İslatıcı: Derin Bir Anlamın Peşinde

İslatıcı, sadece bir su yolu değil, bir yaşam yoludur. Su, hem doğayı hem de toplumu besler. Sadece fiziksel dünyada değil, insan ilişkilerinde de su, derin anlamlar taşır. Ali’nin çözüm odaklı yaklaşımı, Elif’in empatik bakışıyla birleşince, suyu yönlendiren kanal sadece köyün arazisini değil, insanların birbirine olan bağlarını da yönlendirdi.

Bugün bu hikâyeyi sizinle paylaşıyor olmamın sebebi, aslında hepimizin hayatındaki islatıcıyı keşfetmek. Bazen bir çözüm bulmak için bir plan yapmak gerekebilir, bazen de ilişkileri güçlendiren bir yaklaşım gerekebilir. Ancak nihayetinde, hayatın suyu gibi, her birimizin taşıdığı bir damla vardır.

Sizce, bir islatıcı neyi temsil eder?

1. Hayatınızda bir islatıcı görevi gören bir olay yaşadınız mı?

2. Çözüm odaklı ve empatik bir yaklaşım arasında nasıl bir denge kurmak gerektiğini düşünüyorsunuz?

3. Su, hem doğayı hem de ilişkileri nasıl dönüştürür? Bu hikayede suyu neye benzetirsiniz?

Zamanla, her birimiz kendi islatıcılarımıza dönüşebiliriz. Bir damla su, bazen büyük değişimlere yol açabilir.