Islamda Kehanet Ne Demek ?

Huzurlu

New member
İslamda Kehanet Nedir?

İslamda kehanet, genellikle geleceğe dair bilinmeyen durumlar hakkında yapılan tahminler ve açıklamalardır. Kehanet, insanların geleceği doğru bir şekilde görme veya tahmin etme yeteneğine sahip olduğuna inanılan bir tür ilham veya bilgidir. Ancak İslam’da kehanet konusu, yalnızca Allah’a ait bir bilgi olarak kabul edilir. İnsanların geleceği tam anlamıyla bilmesi veya kehanet yapabilmesi mümkün değildir. İslam’a göre, Allah geleceği yalnızca kendisi bilir ve herhangi bir insanın bu bilgiyi doğru bir şekilde elde etmesi mümkün değildir. Kehanet, İslam inancında kesinlikle yasaklanmış bir uygulamadır.

Kehanetin İslam’daki Yeri

Kehanet, İslam’da çok sıkı bir şekilde sınırlandırılmıştır. Kur’an-ı Kerim ve hadislerde, geleceği bilme iddiasında bulunan kişiler, sahte peygamberler veya falcılar olarak tanımlanmış ve bu tür davranışlar yasaklanmıştır. İslam’a göre, peygamberler, Allah tarafından gönderilmiş ve yalnızca Allah’ın bildirdiği bilgileri halka iletebilir. Bu nedenle, herhangi bir kişi, peygamberlik iddiasında bulunarak geleceği tahmin edemez. Kehanet yapmaya çalışmak, dine aykırı bir davranış olarak kabul edilir.

Kehanetin İslam’daki yasaklanma sebeplerinden biri, bu tür uygulamaların insanları doğru inançlardan saptırma ve batıl inançlara yönlendirme tehlikesidir. Kur’an’da, insanlar arasında geleceği bilme yeteneğine sahip olanların sadece Allah olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle kehanet, İslam toplumunda asla hoş karşılanmaz ve büyük bir günah olarak değerlendirilir.

Kehanetin Geçmişteki Yeri ve Önemi

Geçmişte, birçok kültürde kehanet ve falcılık yaygın bir uygulamadır. Özellikle Antik Arap toplumlarında, kehanet önemli bir yer tutuyordu. Falcılar ve kahinler, toplumun büyük bir kısmı tarafından saygı görebilir ve onlara başvurulabilirdi. İslam’ın ilk yıllarında, Mekke ve Medine gibi bölgelerde de kahinler ve falcılar bulunuyordu. Ancak İslam, bu tür uygulamaları reddederek, sadece Allah’ın bilmediği bir şeyin olmadığını vurgulamıştır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) zamanında da bu tür kehanet uygulamaları ile mücadele edilmiştir. Hadislerde, geleceği bilmeye çalışan kişilere karşı uyarılar yapılmış ve onların bu tür davranışlardan uzak durmaları gerektiği ifade edilmiştir.

Kur’an ve Hadislerde Kehanet

Kur’an-ı Kerim, insanların geleceği bilmesi için gerekli olan bilgiyi yalnızca Allah’a ait olarak kabul eder. Kehanetin Allah’a ait bir özellik olduğunu ve insanlara ait olmadığını belirten pek çok ayet bulunmaktadır. Bu ayetlerden birinde, “Göklerde ve yerin anahtarları yalnızca Allah’ındır. O, dilediğini yaratır. O’nun hikmeti her şeyin üstündedir” (Zümer Suresi, 39:62) ifadesi yer almaktadır. Bu ayet, insanlara geleceği bilme yeteneği verilmediğini ve sadece Allah’ın her şeyi bilmesinin mutlak olduğunu açıkça belirtmektedir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) de geleceği bilme iddiasında bulunan kişilere karşı sert bir tutum sergilemiş ve bu tür davranışları reddetmiştir. Hadislerde, “Kim, bir falcıya gider ve ona inanırsa, Muhammed’e indirilene karşı inkar etmiş olur” (Sahih Muslim) şeklinde bir uyarı bulunmaktadır. Bu hadis, kehanet yapmayı ya da falcılıkla ilgilenmeyi İslam’a aykırı bir davranış olarak tanımlar.

Kehanetin İslam’da Yasal Olup Olmadığı

İslam’a göre kehanet yapmak kesinlikle yasaktır. Kehanet, yalnızca Allah’a ait bir bilgidir ve insanlar, bu tür bir bilgiye sahip olma iddiasında bulunamazlar. Kehanetle ilgili yapılan uygulamalar ve dini inançlar, genellikle batıl inançlar arasında sayılır ve bu tür şeylere inanmak, İslam’da büyük bir günah olarak kabul edilir. Kehanet yapmaya çalışan kişiler, dini inançları zayıflatma potansiyeline sahiptirler, bu yüzden bu tür uygulamalara karşı uyarılar yapılmıştır.

Ancak, bazı İslam alimleri, insanların rüyalarından veya Allah’ın bildirdiği küçük işaretlerden bazı bilgiler alabileceğini belirtmişlerdir. Fakat bu tür bilgilerin kesin bir kehanet olarak kabul edilmemesi gerektiği vurgulanmıştır. Kehanetin Allah’a ait olduğu gerçeği değişmemektedir.

Kehanetin İslam’daki Yasağına Karşı Yorumlar

Bazı insanlar, geçmişteki peygamberlerin bazı olaylar hakkında önceden bilgi verdikleri ve bu bilgilerin gerçekleştiği örneklerle, kehanet yapmanın mümkün olduğunu savunmaktadır. Ancak İslam alimleri, peygamberlerin geleceği bilme yeteneğinin, Allah’ın onlara verdiği ilahi bir lütuf olduğunu belirtir. Peygamberlerin geleceğe dair verdikleri haberler, Allah’tan aldıkları vahiylerdir ve bu vahiyler, kesin bir doğruluk taşır. Ancak bu, sıradan bir insanın geleceği bilebileceği anlamına gelmez.

Peygamberlerin dışında, hiçbir insanın geleceği bilme yeteneği yoktur. İslam’da kehanet yapmanın yalnızca Allah’a ait olduğu kabul edilir ve bir insanın bu yeteneğe sahip olması mümkün değildir.

Fal ve Kehanetin İslam’daki Yeri

İslam, falcılığı ve kehanet yapmayı kesinlikle yasaklamaktadır. Fal, bir insanın geleceği hakkında bilgi verme amacıyla kullanılan bir yöntemdir ve bu, batıl inançların bir parçası olarak kabul edilir. Kur’an’da, fal ve benzeri batıl inançlara yer verilmez. İslam’a göre, bir insanın geleceği hakkında bilgi edinmeye çalışmak yerine, Allah’a güvenmeli ve O’na dua etmelidir.

Birçok İslam alimi, falcılıkla ilgili hadisleri baz alarak, bu tür uygulamaların dine aykırı olduğunu ve İslam’ın yasakladığı batıl inançlar arasında yer aldığını belirtmişlerdir. Özellikle “Fal bakmak ve falına bakılmak” konusu, İslam literatüründe günah olarak değerlendirilmiştir.

Sonuç

İslam’da kehanet, yalnızca Allah’a ait bir bilgi olarak kabul edilir ve insanlar, kehanet yapma iddiasında bulunamazlar. Kehanet, batıl inançlar arasında yer alır ve İslam’da yasaklanmıştır. Peygamberler, Allah’tan aldıkları vahiyler doğrultusunda bazı geleceğe dair bilgiler verebilirken, sıradan insanlar bu tür bilgilere sahip olamazlar. İslam, kehanet ve falcılıkla ilgili tüm uygulamaları reddetmiş ve insanları bu tür batıl inançlardan uzak durmaya çağırmıştır. İslam’ın öğretilerine göre, insanın geleceğini yalnızca Allah bilir ve O’na güvenmek, İslam inancının temel taşlarındandır.