HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, ‘Ermeni Soykırımı’ tezlerinin tanınması için kanun teklifi verdi.
Paylan, “Ermeni Soykırımı’nın Tanınması, Soykırım Faillerinin İsimlerinin Kamusal Alandan Kaldırılması” hakkında hazırladığı kanun teklifini TBMM Başkanlığı’na sundu.
“Meclis’te konuşulmalı, ismi konulmalı ve adalet sağlanmalıdır”
Agos‘un aktardığına bakılırsa Paylan, kanun teklifinin öne sürülen sebebini şu biçimde deklare etti:
‘Ermeni halkının Büyük Felaketi, olması gerektiği yerde, Türkiye’nin meclisinde konuşulmalı, ismi konulmalı ve adaleti sağlanmalıdır. Bu sağlanırsa, öteki ülkelerin devlet liderlerinin ve parlamentolarının bu hususta söyleyeceklerinin bir değeri kalmayacaktır. Ermeni halkının yarasını güzelleştirecek tek toplum Türkiye toplumu, tek meclis ise Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Ermeni Soykırımı bu topraklarda gerçekleşti ve adaleti lakin bu topraklarda, Türkiye’de sağlanabilir.
Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan etnik ve dini kümeler içinde değerli nüfusa sahip halklardan biri de Ermenilerdi. Talat, Enver ve Cemal Paşalardan oluşan cunta, Osmanlı İmparatorluğu dağılırken, tek kimliğe dayalı bir ulus inşa etmek maksadıyla, Müslüman olmayan halkları sürmeye karar verdi.
24 Nisan 1915 tarihinde 250’ye yakın Ermeni aydının tutuklanması ile başlayan sürgün ve katliamlar, 27 Mayıs 1915 tarihinde çıkarılan Süreksiz Tehcir Kanunu’yla Ermeni halkının topyekün kadim topraklarından sürülmesi ve büyük çoğunluğunun yaşadıkları yerlerin civarında ve göç yollarında katledilmesiyle sonuçlandı.
Ermeniler, 1915’te yaşananları Medz Yeğern [Büyük Suç], Ağed [Felaket] üzere isimlerle nitelendirdiler. Süryaniler ise yaşadıkları felakete Seyfo [Kılıç] ismini verdiler. Soykırımdan daha sonra hayatta kalan Ermeniler, başlarına gelen büyük felaketin adaletini bulmak için 107 yıldır çaba etmektedir.
Dünyada epey sayıda devlet ve eyalet parlamentosu, Ermeni Soykırımı’nı tanımıştır. Lakin bu kararlar Ermeni halkının yarasını iyileştirmemiştir. Soykırım mağduru milyonlarca Anadolulu Ermeni, üç jenerasyon boyunca, adalet hissini tadamadan hayata veda etmiştir.
Ermeni Soykırımı’nın failleri olan periyodun devlet vazifelilerinin isimleri, inkâr siyasetini takviyeler halde, başta Ermeni Soykırımı’nın baş faili Talat Paşa olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında kamusal alanlara; sokaklara, parklara, okullara verilmiştir. Lice Kaymakamı Hüseyin Nesimi, Kütahya Mutasarrıfı Ali Faik Beyefendi, Konya Valisi Celal Beyefendi, Boğazlıyan Müftüsü Mehmet Hüsnü Efendi üzere Tehcir uygulamasına ve katliamlara karşı duran ve bu niçinle bedel ödeyen vicdanlı devlet vazifelilerinin isim ve anıları ise toplumsal hafızadan silinmiştir.
Ermeni Soykırımı’nın faillerinin isimlerinin kamusal alanda yer alması, toplumsal barışı yaralayan bir uygulamadır. Almanya’da Hitler isimli caddeler, meydanlar, okullar olsaydı bugün nasıl bir Almanya olurdu? Bu bağlamda, bu topraklarda halkların yok edilmesine niye olmuş Talat Paşa üzere soykırım faili isimlerinin, tıpkı Arjantin meselade olduğu üzere kamusal alandan, resmî kurumlardan kaldırılması, toplumsal barışın sağlandığı demokratik bir Türkiye yolunda atılmış değerli bir adım olacaktır.
1915 yılında bu topraklarda başlayan soykırım, 107 yıldır adaletin sağlanmaması niçiniyle devam ediyor. Ermeni halkının bu topraklarda yaşadığı Büyük Felaket’in isminin hakikate uygun halde konması, büyük kabahatin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafınca tanınması, Ermeni Soykırımı mağdurlarının 107 yıl daha sonra dahi olsa adalete kavuşması ismine Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin sorumluluk alması gerekmektedir.
Ermeni Soykırımı’nın 107. yılında TBMM’ye sunduğum kanun teklifiyle; Ermeni Soykırımının tanınması, Soykırım’da sorumluluğu bulunan şahısların isimlerinin kamusal alanlardan kaldırılıp, yerlerine Soykırım’a karşı duran kamu bakılırsavlilerinin isimlerinin verilmesi, mağdurlara ve aile üyelerine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verilmesini talep ediyorum.’
Paylan, “Ermeni Soykırımı’nın Tanınması, Soykırım Faillerinin İsimlerinin Kamusal Alandan Kaldırılması” hakkında hazırladığı kanun teklifini TBMM Başkanlığı’na sundu.
“Meclis’te konuşulmalı, ismi konulmalı ve adalet sağlanmalıdır”
Agos‘un aktardığına bakılırsa Paylan, kanun teklifinin öne sürülen sebebini şu biçimde deklare etti:
‘Ermeni halkının Büyük Felaketi, olması gerektiği yerde, Türkiye’nin meclisinde konuşulmalı, ismi konulmalı ve adaleti sağlanmalıdır. Bu sağlanırsa, öteki ülkelerin devlet liderlerinin ve parlamentolarının bu hususta söyleyeceklerinin bir değeri kalmayacaktır. Ermeni halkının yarasını güzelleştirecek tek toplum Türkiye toplumu, tek meclis ise Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Ermeni Soykırımı bu topraklarda gerçekleşti ve adaleti lakin bu topraklarda, Türkiye’de sağlanabilir.
Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan etnik ve dini kümeler içinde değerli nüfusa sahip halklardan biri de Ermenilerdi. Talat, Enver ve Cemal Paşalardan oluşan cunta, Osmanlı İmparatorluğu dağılırken, tek kimliğe dayalı bir ulus inşa etmek maksadıyla, Müslüman olmayan halkları sürmeye karar verdi.
24 Nisan 1915 tarihinde 250’ye yakın Ermeni aydının tutuklanması ile başlayan sürgün ve katliamlar, 27 Mayıs 1915 tarihinde çıkarılan Süreksiz Tehcir Kanunu’yla Ermeni halkının topyekün kadim topraklarından sürülmesi ve büyük çoğunluğunun yaşadıkları yerlerin civarında ve göç yollarında katledilmesiyle sonuçlandı.
Ermeniler, 1915’te yaşananları Medz Yeğern [Büyük Suç], Ağed [Felaket] üzere isimlerle nitelendirdiler. Süryaniler ise yaşadıkları felakete Seyfo [Kılıç] ismini verdiler. Soykırımdan daha sonra hayatta kalan Ermeniler, başlarına gelen büyük felaketin adaletini bulmak için 107 yıldır çaba etmektedir.
Dünyada epey sayıda devlet ve eyalet parlamentosu, Ermeni Soykırımı’nı tanımıştır. Lakin bu kararlar Ermeni halkının yarasını iyileştirmemiştir. Soykırım mağduru milyonlarca Anadolulu Ermeni, üç jenerasyon boyunca, adalet hissini tadamadan hayata veda etmiştir.
Ermeni Soykırımı’nın failleri olan periyodun devlet vazifelilerinin isimleri, inkâr siyasetini takviyeler halde, başta Ermeni Soykırımı’nın baş faili Talat Paşa olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında kamusal alanlara; sokaklara, parklara, okullara verilmiştir. Lice Kaymakamı Hüseyin Nesimi, Kütahya Mutasarrıfı Ali Faik Beyefendi, Konya Valisi Celal Beyefendi, Boğazlıyan Müftüsü Mehmet Hüsnü Efendi üzere Tehcir uygulamasına ve katliamlara karşı duran ve bu niçinle bedel ödeyen vicdanlı devlet vazifelilerinin isim ve anıları ise toplumsal hafızadan silinmiştir.
Ermeni Soykırımı’nın faillerinin isimlerinin kamusal alanda yer alması, toplumsal barışı yaralayan bir uygulamadır. Almanya’da Hitler isimli caddeler, meydanlar, okullar olsaydı bugün nasıl bir Almanya olurdu? Bu bağlamda, bu topraklarda halkların yok edilmesine niye olmuş Talat Paşa üzere soykırım faili isimlerinin, tıpkı Arjantin meselade olduğu üzere kamusal alandan, resmî kurumlardan kaldırılması, toplumsal barışın sağlandığı demokratik bir Türkiye yolunda atılmış değerli bir adım olacaktır.
1915 yılında bu topraklarda başlayan soykırım, 107 yıldır adaletin sağlanmaması niçiniyle devam ediyor. Ermeni halkının bu topraklarda yaşadığı Büyük Felaket’in isminin hakikate uygun halde konması, büyük kabahatin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafınca tanınması, Ermeni Soykırımı mağdurlarının 107 yıl daha sonra dahi olsa adalete kavuşması ismine Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin sorumluluk alması gerekmektedir.
Ermeni Soykırımı’nın 107. yılında TBMM’ye sunduğum kanun teklifiyle; Ermeni Soykırımının tanınması, Soykırım’da sorumluluğu bulunan şahısların isimlerinin kamusal alanlardan kaldırılıp, yerlerine Soykırım’a karşı duran kamu bakılırsavlilerinin isimlerinin verilmesi, mağdurlara ve aile üyelerine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verilmesini talep ediyorum.’