kuvvetli Fransız rakibiyle Kadıköy’de karşılaşan temsilcimiz Fenerbahçe’nin uğraş verdiği maçta, 90 dakika tam bir gol düellosuna sahne oldu.
MUHTEŞEM GERİ DÖNÜŞ
hemen çabucak 30. dakikada 3-0 geriye düşen temsilcimiz, maçı bırakmadı, süper bir geri dönüşe imza attı.
EMRE MOR NEFES VERDİ
42. dakikada Enner Valencia ile umutlanan temsilcimiz, ikinci yarıda rakip kaleyi abluka altına aldı. 82. dakikada Miha Zajc’ın frikik golüyle farkı 1’e indiren Sarı Lacivertliler, 88. dakikada Emre Mor’la eşitliği yakaladı.
LİDERLİK SON MAÇA KALDI
Sahadan 3-3’lük eşitlikle ayrılan Fenerbahçe, kümede oynadığı 5 maç sonunda 11 puanla önder durumda bulunuyor. Rennes ise birebir puan ve averajla 2. sırada. Liderlik, son maçta alınacak skorlara nazaran belirlenecek. Kümenin son maçlarında Fenerbahçe, Dinamo Kiev deplasmanına giderken, Rennes alanında AEK Larnaca’yı konuk edecek.
Spor müellifleri da Fenerbahçe’nin Rennes karşısında dayanılmaz bir geri dönüşe imza attığı maçı köşe yazılarında kıymetlendirdi. İşte o yazılar:
FENERBAHÇE RÜZGARI (FAİK ÇETİNER)
Fenerbahçe rüzgarı Maçın kuvvetli geçeceğini biliyorduk fakat Fenerbahçe’nin birinci yarım saatte 3 gol yiyeceğini kestirim etmiyorduk. Jesus’un ani ataklarla oynayacağını bildiğimiz rakibi karşısında 3’lü savunma ile oynayıp, Lincoln’ü sol kanat savunmacısı olarak alana sürüşü tartışılırdı. Deneyimli Rennes birinci 45 dakikada ani ataklarla 3 gol birden buldu. Umutlar tükenmiş gözükürken gelen Valencia’nın golü, ikinci yarı için moral oldu. Jesus ikinci devreye bir daha atak yapmadan başladı. Rennes’in ikinci yarı geriye yaslanmasıyla Fenerbahçe’nin baskılı oyunu son yarım saat atılımları ile harikulade bir geri dönüşüne imza attı.
Helal olsun
Pedro, Arao, İrfan Can ve Gustavo (sakatlandı) çıktılar, yerlerine Emre Mor, Batshuayi, Zajc (nihayet, golünü de attı) ve Alioski oyuna girdiler. Bu ataklar ile sahneye fevkalade bir Fenerbahçe çıktı. Zajc’ın golü, “Bu maç kaybedilmez” bildirisi oldu. Son atılım Arda Güler oldu. Akabinde Emre Mor’un golü geldi. Son yarım saatte Kadıköy’de Fenerbahçe rüzgarı vardı. Bu maç aslında yazılacak değil, yaşanacak bir 90 dakika olarak tarihe geçmiştir. Terini akıtanlara helal olsun…
ÇOK GÜÇLÜ BİR İLETİ (MEHMET DEMİRKOL)
Rennes 4-3-3 temel dizilişiyle alandaydı. Öndeki 3’lü Fenerbahçe stoperlerine yakın durdu.Hem hamlede hem savunmada… Arttan Majer de bu 3’lüyle aralığını hiç kaybetmedi ve kendisini olağanüstü boşa attı.Çok hareketli, epey süratli bir tek pas oyunuyla baş döndürdüler. Genesio, âlâ çalışmış ve birinci maçta 4-4-2’sinin yaşadığı badirelerin tahlilini bulmuş üzereydi. Rennes ve Fenerbahçe’nin temel oyun fikirleri birbirine benziyor aslında. Fakat onlar daima bir adım daha önde ve bir adım daha süratliydi. Ve atakta tek pas oyunları daha gelişmiş. bu biçimde olunca Fenerbahçe’den farklı olarak, şutu çeken oyuncular birebir zamandamarke birebir vakitte yanlışsız beden duruşuyla topla buluştu. Ne olduğunu anlamadan maç 3-0’a geldi. Kolay şutlar olmadığını bilerek Altay’ın da olaya müdahale edemediğini söylemek lazım.
Yenilgiyi kabullenmemek
61’de Jesus’tan 4-4-2 atağı geldi. Bilhassa Emre’nin sağ kanata fevkalade bir akışkanlık getirdiğini söylemek lazım. Zacj ve Arda’nın dahli ise topla alakayı hayli daha güzel yaptı. Birinci yarıda Rennes ne kadar üstün gözüktüyse 61’den daha sonra da Fenerbahçe daha gelişmiş bir takım oldu. Tek eksik hamle alanındaki akışkanlığı ve beceriyi artıramamak bulunmasına karşın 3-0’dan 3-3’e dönebilmek gerçek bir meydan okuma. Fenerbahçe bu sene sık sık yaptığı üzere epey kuvvetli bir bildiri verdi. Bu düzeyde bu kadar makus başlayıp Rennes’i 2. sefer toplam 5-0’dan yakalamak, yenilgiyi asla kabullenmemek… Bu oldukçatandır unuttuğumuz bir Fenerbahçe.
JESUS’LU FENER’E HÜRMET DUYACAKSINIZ! (MEHMET ALİ SABUNCU)
UEFA’nın bile haftanın maçı dediği Rennes maçı kapalı gişe Kadıköy’de başladı. Maçın değerli dakikaları ise; 3-0’dan 3- 3… 5’te İrfan Can’dan faulle topu alan Fransızlar birebir dakikada golü buldu, tabelayı Gouiri değiştirdi 0-1. 13’te İrfan Can uzaktan denedi, olmadı. 15’te Pedro başla denedi, Mandanda kademedeydi. 16’da Terrier boş durumda durumu 0-2 yaptı. 19’da Valencia vurdu, kale önünde Rodon golü çıkardı. 30’da Gouiri durumu 0-3 yaptı. 42’de İrfan Can’ın frikik vuruşuna Valencia mafayı vurdu devreyi bitirdi 1-3. 72’de Valencia kale tabanında topu dışarı attı. 80’de Batshuayi vurdu, Mandanda’nın yerine giren eski Kayseri’li Doğan yatarak golü çıkardı.
Kendine güveniyor
82’de Zajc’nın nefis frikiği Kadıköy’ye maçı bir daha başlattı 2-3. 88’de Emre devreye girdi durumu 3-3 yaptı. Maç bu sonuçla bitti, avantaj Fenerbahçe’de artık sırada Lucescu var. Jesus hoca kendinden emin ki maç 3-0 olmuş kendinden emin, kadrosunu kenardan uyarıyor, zira adam kendine güveniyor. İşte hoca, hemde deneyimli hoca. Bu vakte kadar İsmail Kartal hariç başkalarında yanılgı yapan idare Portekizli hoca ile uzun vadeli mutabakat yapmalı.
NAZAR DEĞMESİN (ERCAN İTİMAT – MİLLİYET))
Tahtaya vurup “nazar değemesin” demekten öbür yapacak bir şey yok Fenerbahçe için. Zira epey büyük iş başardı Sarı-Lacivert kadro. Rennes üzere bir rakibi deplasmanda birliktee kalıp Kadıköy’de 0-3’den 3-3 getirmek, küme başkanı olup son 16’ya play-ofsuz katılmakla eş zorlukta.
Hatırlayın, Jorge Jesus birinci maçtan evvel “Fransa Ligi altıncısı olmak kolay değil” demişti Rennes’in gücünü belirtek için. Lakin Kadıköy’e geldiğinde Ligue 1’de dördüncülüğe yükselmişti Rennes. 12 maçtır yenilmiyordu. En formda süreçlerinden birini yaşıyordu atletik grup.
Ama Fenerbahçe “bitti” demeden bitmiyordu maçlar.
***
hemen çabucak maçın dördüncü dakikasında rakibe yanlışsız dürüst teması bile olmayan Arao’ya sarı kart gösteren Sırp hakem Fenerbahçe’ye işin hiç de kolay olmayacağını belirli etti.
Gerçekten de bir dakika daha sonra Fenerbahçe’nin çıkarken kaptırdığı top Gouiri’nin ayağından rakibin birinci golüne dönerken Rennesli futbolcu İrfan Can’ın ayağına bastı lakin hakem bunu görmezden gelip golü verdi. halbuki 28. Dakikada orta alanda İrfan Can rakibin ayağına basınca Fenerbahçe ikinci sarı kartını yedi.
elbet 1-3 biten birinci yarının tek niçini hakem değildi. Rennes hayli süratli ve sert oynayan, Fenerbahçe kalesinde Pirana balıkları üzere fazlaca çabuk çoğalan, kaleye de birkaç pasta gidebilen bir gruptu.
Biraz da şanslıydı. Beş kez geldiler Fenerbahçe kalesine dördü gol oldu, gollerin biri sayılmadı, yalnızca bir şutları dışarı çıktı.
NAZAR DEĞMESİN (ERCAN İTİMAT – MİLLİYET)
İşin enteresan tarafı Fenerbahçe geri düştüğünde bile makûs oynamıyordu. Lakin talihlerinin yanı sıra Fenerbahçe’nin öne çektiği üçlü savunmasını çözebilecek ayağa pas, hız ve çabukluğa sahiptiler.
Fenerbahçe’nin birinci yarıdaki tek golü İrfan Can’ın kullandığı hür vuruşa Valencia dokunuşu ileydi fakat İrfan Can’a yapılan faul ceza alanı çizgisi üzerindeydi, bir karış ötesi penaltıydı esasen. Geriye düşse de asla oyundan kopmayan Fenerbahçe’nin 1-3 mağlup durumda olsa da devreyi umutla kapatmasına sebep oldu bu gol.
İkinci yarıya kimi Jesus ikazlarıyla çıkmış olmalıydı Fenerbahçe… Rennes artık üçlü savunmanın ardına o kadar kolay sarkamıyordu. Bu sırada Rennes teknik yöneticisinin bir fantezisi Fenerbahçe’yi daha hırslandırmış olmalı. Sakatlığı falan olmayan kaleci Mandanda’yı genç Türk kaleci Doğan Alemdar ile değiştirdi. Zajc’ın ikinci golünden daha sonra sıradan pişman olmuştur hani. Hele Emre’nin birliktelik golü akabinde. Bizde olsa adamın teknik yöneticilik ömrünü bitiririz emin olun.
Jesus ise bu kere değişiklikleri geciktirmedi. birebir vakitte fazlaca büyük tuttu. Sarı kartlı Arao ve İrfan Can ile sakatlanan Henrique’yi ve Pedro’yu kenara alıp Zajc, Emre Mor, Batshuayi ve Alioski’yi alana sürdü. Harikulade finale hazırdı artık Fenerbahçe. Ve Jesus atağının meyveleri olgun meyveler üzere kısımdan düşmeye başladı. İki tanesi Rennes’in başına!
Değişiklerden daha sonra başta Emre Mor’un performansı ile Fenerbahçe maçı bir süre tek kaleye çevirdi. Gerçi Rennes kuvvetli ekipti ve yapmak istediğinde tehlike yaratabiliyordu. Lakin evvel inançlı oyunu tercih edip riske girmedi, daha sonra Fenerbahçe tehlikeli bulunmasına müsaade vermedi.
Arda’nın Lincoln yerine oyuna girdiği dakika Zajc’ın harikulade hür vuruşu skoru 2-3 yaptı ve oyunun bitmesine hala on dakika vardı. Akabinde Emre Mor’un golü ile gelen birliktelik Fenerbahçe’nin son yirmi dakikaya sıkıştırdığı harikulade oyununun ödülleriydi.
Tarih tekerrür etti Kadıköy’de.
MUTLU MUYUZ? (ŞANSAL BÜYÜKA – MİLLİYET)
Mutlu muyum; Hayır… Mutsuz muyum; tekrar hayır… Niçin memnun değilim, anlatayım; Jorge Jesus üzere kurt bir hocanın çalıştırdığı Fenerbahçe, Rennes kadrosunun atletik özelliklerini, suratını, rakip kaleye epey çabuk gelişini ve kenarları epeyce düzgün kullandığını bilmesine karşın kendi savunmasının kenarlarını niçin “mayınlı bölge“ ilan etmedi, niçin ekstra tedbir almadı, anlamadım…
Fenerbahçe başlangıçta kenarları, bilhassa Lincoln’ün sol kanadını o kadar boş bıraktı ki, Rannes’li oyuncular “istediğim bir göz, Allah verdi iki göz“ demeye başladılar… Çok süratli geldiler, asiste dönüşen paslarını da asla kaleye paralel ya da kaleci Altay’ın müdahale alanına atmadılar… Daima geriye kestiler ve kestikleri alanda gol vuruşunu yapacak kesinlikle bir ya da iki Rennes’li oyuncu vardı…
Rennes’li oyuncular her gol vuruşunu epeyce rahat yaptılar… Zira Fenebahçe stoperlerinin önünde Arao ya da Crespo bu gol vuruşlarıda hiç yoktular… Rannesli oyuncular cetvel ellerinde üzere ölçtüler biçtiler, vurdular… İçimizi acıtsa bile kabul edelim ki bu golle sonuçlanan vuruşlar kalitenin zirvesiydi…
Fenerbahçe izleyicisi gollerden daha sonra kaleci Altay’a niye homurdandı, anlamadım… Bırakın Altay’ı B.Münih kalesinden Neuer‘i getirip khalbukinız, gol olan bu vuruşları yeniden çıkartamazdı… Kabul edelim ki; talih da Rennes‘den yanaydı.. Birinci yarıda 4 atak yaptılar, 3 gol attılar… Neredeyse tam isabet…
İlk yarım saatte gelen üç gol ve 3-0’lık skor Fenerbahçe için tam bir kabustu…
MUTLU MUYUZ? (ŞANSAL BÜYÜKA – MİLLİYET)
Açık konuşalım; Rennes 3-1‘i kâfi görmüş olacak ki, ikinci yarıda bu skoru korumak ismine adeta üstüne yatmak istedi… İşte Fenerbahçe‘nin inadı ve mağlubiyete isyanı burada devreye girdi… Jesus‘un öbür maçlara oranla biraz daha erken gelen dört değişikliği Fenerbahçe‘ye ekstra bir atılım gücü de kazandırdı…
Çok uzun bir ortadan daha sonra oyuna girme bahtı bulan Zajc‘ın çatala takılan frikik golü, tahminen de futbolun adaletiydi… Jesus‘a “yeter artık bu kadar ihmal edilecek oyuncu değilim“ mesajıydı…
Emre Mor‘dan bundan evvelki maçtan gelen “iyileşme sinyalleri“ Rennes maçında da devam etti… Biraz daha mühlet olsa, Fenerbahçe Türk futbol tarihine geçecek bir mucizeye imza atabilirdi… Fakat 3-0‘dan daha sonra 3-3‘ü yakalamak camiayı memnun etmeye yetti… Maç sonu toplumsal medyaya baktım “Fenerbahçe yıkılmaz“ bildirileri havada uçuşuyordu…
Rennes maçında şunu gördük… Futbolda kim daha atletikse, kim daha çabuk ve süratliyse, en değerlisi kaleye en kısa müddette kim gidiyorsa, o kadro rakibine oranla hayli daha şanslı oluyor… Rennes, Fenerbahçe‘den daha kaliteli ve daha atletik bir takım… Unutulmasın; yalnızca önde oynayan üç oyuncularının toplam maliyeti tam 70 milyon euro…
Fenerbahçe bu birliktelik ile küme birinciliğini tehlikeye soktu… Buna karşın mutsuz değilim… niye değilim; meslek hayatımda Avrupa ekipleri karşısında 3-0 yenik duruma düşen, hatta daha fazlasını yiyen, ulusal grup dahil epey ekibimizi gördüm… Fakat ben yeniden meslek hayatımda bir Avrupa ekibi karşısında, 3-0’lık ağır mağlubiyetin altından kalkıp skoru 3-3’e getiren bir Türk grubunu birinci kez gördüm…
MUHTEŞEM GERİ DÖNÜŞ
hemen çabucak 30. dakikada 3-0 geriye düşen temsilcimiz, maçı bırakmadı, süper bir geri dönüşe imza attı.
EMRE MOR NEFES VERDİ
42. dakikada Enner Valencia ile umutlanan temsilcimiz, ikinci yarıda rakip kaleyi abluka altına aldı. 82. dakikada Miha Zajc’ın frikik golüyle farkı 1’e indiren Sarı Lacivertliler, 88. dakikada Emre Mor’la eşitliği yakaladı.
LİDERLİK SON MAÇA KALDI
Sahadan 3-3’lük eşitlikle ayrılan Fenerbahçe, kümede oynadığı 5 maç sonunda 11 puanla başkan durumda bulunuyor. Rennes ise birebir puan ve averajla 2. sırada. Liderlik, son maçta alınacak skorlara nazaran belirlenecek. Kümenin son maçlarında Fenerbahçe, Dinamo Kiev deplasmanına giderken, Rennes alanında AEK Larnaca’yı konuk edecek.
Spor muharrirleri da Fenerbahçe’nin Rennes karşısında dayanılmaz bir geri dönüşe imza attığı maçı köşe yazılarında kıymetlendirdi. İşte o yazılar:
FENERBAHÇE RÜZGARI (FAİK ÇETİNER)
Fenerbahçe rüzgarı Maçın güçlü geçeceğini biliyorduk lakin Fenerbahçe’nin birinci yarım saatte 3 gol yiyeceğini iddia etmiyorduk. Jesus’un ani ataklarla oynayacağını bildiğimiz rakibi karşısında 3’lü savunma ile oynayıp, Lincoln’ü sol kanat savunmacısı olarak alana sürüşü tartışılırdı. Deneyimli Rennes birinci 45 dakikada ani ataklarla 3 gol birden buldu. Umutlar tükenmiş gözükürken gelen Valencia’nın golü, ikinci yarı için moral oldu. Jesus ikinci devreye bir daha atak yapmadan başladı. Rennes’in ikinci yarı geriye yaslanmasıyla Fenerbahçe’nin baskılı oyunu son yarım saat atakları ile dayanılmaz bir geri dönüşüne imza attı.
Helal olsun
Pedro, Arao, İrfan Can ve Gustavo (sakatlandı) çıktılar, yerlerine Emre Mor, Batshuayi, Zajc (nihayet, golünü de attı) ve Alioski oyuna girdiler. Bu ataklar ile sahneye dayanılmaz bir Fenerbahçe çıktı. Zajc’ın golü, “Bu maç kaybedilmez” iletisi oldu. Son atılım Arda Güler oldu. Akabinde Emre Mor’un golü geldi. Son yarım saatte Kadıköy’de Fenerbahçe rüzgarı vardı. Bu maç aslında yazılacak değil, yaşanacak bir 90 dakika olarak tarihe geçmiştir. Terini akıtanlara helal olsun…
ÇOK GÜÇLÜ BİR BİLDİRİ (MEHMET DEMİRKOL)
Rennes 4-3-3 temel dizilişiyle alandaydı. Öndeki 3’lü Fenerbahçe stoperlerine yakın durdu.Hem hamlede hem savunmada… Arttan Majer de bu 3’lüyle aralığını hiç kaybetmedi ve kendisini kusursuz boşa attı.Çok hareketli, epey süratli bir tek pas oyunuyla baş döndürdüler. Genesio, âlâ çalışmış ve birinci maçta 4-4-2’sinin yaşadığı zahmetlerin tahlilini bulmuş üzereydi. Rennes ve Fenerbahçe’nin temel oyun fikirleri birbirine benziyor aslında. Ancak onlar daima bir adım daha önde ve bir adım daha süratliydi. Ve hamlede tek pas oyunları daha gelişmiş. bu biçimde olunca Fenerbahçe’den farklı olarak, şutu çeken oyuncular birebir zamandamarke birebir vakitte hakikat beden duruşuyla topla buluştu. Ne olduğunu anlamadan maç 3-0’a geldi. Kolay şutlar olmadığını bilerek Altay’ın da olaya müdahale edemediğini söylemek lazım.
Yenilgiyi kabullenmemek
61’de Jesus’tan 4-4-2 atağı geldi. Bilhassa Emre’nin sağ kanata dayanılmaz bir akışkanlık getirdiğini söylemek lazım. Zacj ve Arda’nın dahli ise topla alakayı fazlaca daha güzel yaptı. Birinci yarıda Rennes ne kadar üstün gözüktüyse 61’den daha sonra da Fenerbahçe daha gelişmiş bir takım oldu. Tek eksik atak alanındaki akışkanlığı ve beceriyi artıramamak bulunmasına karşın 3-0’dan 3-3’e dönebilmek gerçek bir meydan okuma. Fenerbahçe bu sene sık sık yaptığı üzere hayli kuvvetli bir ileti verdi. Bu düzeyde bu kadar makus başlayıp Rennes’i 2. sefer toplam 5-0’dan yakalamak, yenilgiyi asla kabullenmemek… Bu oldukcatandır unuttuğumuz bir Fenerbahçe.
JESUS’LU FENER’E HÜRMET DUYACAKSINIZ! (MEHMET ALİ SABUNCU)
UEFA’nın bile haftanın maçı dediği Rennes maçı kapalı gişe Kadıköy’de başladı. Maçın değerli dakikaları ise; 3-0’dan 3- 3… 5’te İrfan Can’dan faulle topu alan Fransızlar birebir dakikada golü buldu, tabelayı Gouiri değiştirdi 0-1. 13’te İrfan Can uzaktan denedi, olmadı. 15’te Pedro başla denedi, Mandanda kademedeydi. 16’da Terrier boş konumda durumu 0-2 yaptı. 19’da Valencia vurdu, kale önünde Rodon golü çıkardı. 30’da Gouiri durumu 0-3 yaptı. 42’de İrfan Can’ın frikik vuruşuna Valencia mafayı vurdu devreyi bitirdi 1-3. 72’de Valencia kale tabanında topu dışarı attı. 80’de Batshuayi vurdu, Mandanda’nın yerine giren eski Kayseri’li Doğan yatarak golü çıkardı.
Kendine güveniyor
82’de Zajc’nın nefis frikiği Kadıköy’ye maçı bir daha başlattı 2-3. 88’de Emre devreye girdi durumu 3-3 yaptı. Maç bu sonuçla bitti, avantaj Fenerbahçe’de artık sırada Lucescu var. Jesus hoca kendinden emin ki maç 3-0 olmuş kendinden emin, grubunu kenardan uyarıyor, zira adam kendine güveniyor. İşte hoca, hemde deneyimli hoca. Bu vakte kadar İsmail Kartal hariç başkalarında yanılgı yapan idare Portekizli hoca ile uzun vadeli mutabakat yapmalı.
NAZAR DEĞMESİN (ERCAN İTİMAT – MİLLİYET))
Tahtaya vurup “nazar değemesin” demekten öteki yapacak bir şey yok Fenerbahçe için. Zira epeyce büyük iş başardı Sarı-Lacivert kadro. Rennes üzere bir rakibi deplasmanda birliktee kalıp Kadıköy’de 0-3’den 3-3 getirmek, küme başkanı olup son 16’ya play-ofsuz katılmakla eş zorlukta.
Hatırlayın, Jorge Jesus birinci maçtan evvel “Fransa Ligi altıncısı olmak kolay değil” demişti Rennes’in gücünü belirtek için. Lakin Kadıköy’e geldiğinde Ligue 1’de dördüncülüğe yükselmişti Rennes. 12 maçtır yenilmiyordu. En formda süreçlerinden birini yaşıyordu atletik ekip.
Ama Fenerbahçe “bitti” demeden bitmiyordu maçlar.
***
hemen çabucak maçın dördüncü dakikasında rakibe yanlışsız dürüst teması bile olmayan Arao’ya sarı kart gösteren Sırp hakem Fenerbahçe’ye işin hiç de kolay olmayacağını aşikâr etti.
Gerçekten de bir dakika daha sonra Fenerbahçe’nin çıkarken kaptırdığı top Gouiri’nin ayağından rakibin birinci golüne dönerken Rennesli futbolcu İrfan Can’ın ayağına bastı lakin hakem bunu görmezden gelip golü verdi. halbuki 28. Dakikada orta alanda İrfan Can rakibin ayağına basınca Fenerbahçe ikinci sarı kartını yedi.
normal olarak 1-3 biten birinci yarının tek niçini hakem değildi. Rennes epey süratli ve sert oynayan, Fenerbahçe kalesinde Pirana balıkları üzere hayli çabuk çoğalan, kaleye de birkaç pasta gidebilen bir ekipti.
Biraz da şanslıydı. Beş sefer geldiler Fenerbahçe kalesine dördü gol oldu, gollerin biri sayılmadı, yalnızca bir şutları dışarı çıktı.
NAZAR DEĞMESİN (ERCAN İNANÇ – MİLLİYET)
İşin değişik tarafı Fenerbahçe geri düştüğünde bile makus oynamıyordu. Fakat talihlerinin yanı sıra Fenerbahçe’nin öne çektiği üçlü savunmasını çözebilecek ayağa pas, hız ve çabukluğa sahiptiler.
Fenerbahçe’nin birinci yarıdaki tek golü İrfan Can’ın kullandığı hür vuruşa Valencia dokunuşu ileydi lakin İrfan Can’a yapılan faul ceza alanı çizgisi üzerindeydi, bir karış ötesi penaltıydı esasen. Geriye düşse de asla oyundan kopmayan Fenerbahçe’nin 1-3 mağlup durumda olsa da devreyi umutla kapatmasına sebep oldu bu gol.
İkinci yarıya birtakım Jesus ihtarlarıyla çıkmış olmalıydı Fenerbahçe… Rennes artık üçlü savunmanın gerisine o kadar kolay sarkamıyordu. Bu sırada Rennes teknik yöneticisinin bir fantezisi Fenerbahçe’yi daha hırslandırmış olmalı. Sakatlığı falan olmayan kaleci Mandanda’yı genç Türk kaleci Doğan Alemdar ile değiştirdi. Zajc’ın ikinci golünden daha sonra sıradan pişman olmuştur hani. Hele Emre’nin birliktelik golü akabinde. Bizde olsa adamın teknik yöneticilik ömrünü bitiririz emin olun.
Jesus ise bu defa değişiklikleri geciktirmedi. birebir vakitte fazlaca büyük tuttu. Sarı kartlı Arao ve İrfan Can ile sakatlanan Henrique’yi ve Pedro’yu kenara alıp Zajc, Emre Mor, Batshuayi ve Alioski’yi alana sürdü. Fevkalade finale hazırdı artık Fenerbahçe. Ve Jesus atağının meyveleri olgun meyveler üzere koldan düşmeye başladı. İki tanesi Rennes’in başına!
Değişiklerden daha sonra başta Emre Mor’un performansı ile Fenerbahçe maçı bir süre tek kaleye çevirdi. Gerçi Rennes kuvvetli gruptu ve yapmak istediğinde tehlike yaratabiliyordu. Lakin evvel inançlı oyunu tercih edip riske girmedi, daha sonra Fenerbahçe tehlikeli bulunmasına müsaade vermedi.
Arda’nın Lincoln yerine oyuna girdiği dakika Zajc’ın dayanılmaz hür vuruşu skoru 2-3 yaptı ve oyunun bitmesine hala on dakika vardı. Akabinde Emre Mor’un golü ile gelen birliktelik Fenerbahçe’nin son yirmi dakikaya sıkıştırdığı fevkalade oyununun ödülleriydi.
Tarih tekerrür etti Kadıköy’de.
MUTLU MUYUZ? (ŞANSAL BÜYÜKA – MİLLİYET)
Mutlu muyum; Hayır… Mutsuz muyum; yeniden hayır… Niçin memnun değilim, anlatayım; Jorge Jesus üzere kurt bir hocanın çalıştırdığı Fenerbahçe, Rennes ekibinin atletik özelliklerini, suratını, rakip kaleye epey çabuk gelişini ve kenarları fazlaca yeterli kullandığını bilmesine karşın kendi savunmasının kenarlarını niçin “mayınlı bölge“ ilan etmedi, niçin ekstra tedbir almadı, anlamadım…
Fenerbahçe başlangıçta kenarları, bilhassa Lincoln’ün sol kanadını o kadar boş bıraktı ki, Rannes’li oyuncular “istediğim bir göz, Allah verdi iki göz“ demeye başladılar… Çok süratli geldiler, asiste dönüşen paslarını da asla kaleye paralel ya da kaleci Altay’ın müdahale alanına atmadılar… Daima geriye kestiler ve kestikleri alanda gol vuruşunu yapacak kesinlikle bir ya da iki Rennes’li oyuncu vardı…
Rennes’li oyuncular her gol vuruşunu fazlaca rahat yaptılar… Zira Fenebahçe stoperlerinin önünde Arao ya da Crespo bu gol vuruşlarıda hiç yoktular… Rannesli oyuncular cetvel ellerinde üzere ölçtüler biçtiler, vurdular… İçimizi acıtsa bile kabul edelim ki bu golle sonuçlanan vuruşlar kalitenin zirvesiydi…
Fenerbahçe izleyicisi gollerden daha sonra kaleci Altay’a niye homurdandı, anlamadım… Bırakın Altay’ı B.Münih kalesinden Neuer‘i getirip khalbukinız, gol olan bu vuruşları yeniden çıkartamazdı… Kabul edelim ki; baht da Rennes‘den yanaydı.. Birinci yarıda 4 atak yaptılar, 3 gol attılar… Neredeyse tam isabet…
İlk yarım saatte gelen üç gol ve 3-0’lık skor Fenerbahçe için tam bir kabustu…
MUTLU MUYUZ? (ŞANSAL BÜYÜKA – MİLLİYET)
Açık konuşalım; Rennes 3-1‘i kâfi görmüş olacak ki, ikinci yarıda bu skoru korumak ismine adeta üstüne yatmak istedi… İşte Fenerbahçe‘nin inadı ve mağlubiyete isyanı burada devreye girdi… Jesus‘un öbür maçlara oranla biraz daha erken gelen dört değişikliği Fenerbahçe‘ye ekstra bir atılım gücü de kazandırdı…
Çok uzun bir ortadan daha sonra oyuna girme bahtı bulan Zajc‘ın çatala takılan frikik golü, tahminen de futbolun adaletiydi… Jesus‘a “yeter artık bu kadar ihmal edilecek oyuncu değilim“ mesajıydı…
Emre Mor‘dan bundan evvelki maçtan gelen “iyileşme sinyalleri“ Rennes maçında da devam etti… Biraz daha müddet olsa, Fenerbahçe Türk futbol tarihine geçecek bir mucizeye imza atabilirdi… Fakat 3-0‘dan daha sonra 3-3‘ü yakalamak camiayı keyifli etmeye yetti… Maç sonu toplumsal medyaya baktım “Fenerbahçe yıkılmaz“ iletileri havada uçuşuyordu…
Rennes maçında şunu gördük… Futbolda kim daha atletikse, kim daha çabuk ve süratliyse, en değerlisi kaleye en kısa müddette kim gidiyorsa, o kadro rakibine oranla fazlaca daha şanslı oluyor… Rennes, Fenerbahçe‘den daha kaliteli ve daha atletik bir takım… Unutulmasın; yalnızca önde oynayan üç oyuncularının toplam maliyeti tam 70 milyon euro…
Fenerbahçe bu birliktelik ile küme birinciliğini tehlikeye soktu… Buna karşın mutsuz değilim… niye değilim; meslek hayatımda Avrupa kadroları karşısında 3-0 yenik duruma düşen, hatta daha fazlasını yiyen, ulusal ekip dahil hayli grubumuzu gördüm… Lakin ben yine meslek hayatımda bir Avrupa grubu karşısında, 3-0’lık ağır hezimetin altından kalkıp skoru 3-3’e getiren bir Türk kadrosunu birinci kere gördüm…
MUHTEŞEM GERİ DÖNÜŞ
hemen çabucak 30. dakikada 3-0 geriye düşen temsilcimiz, maçı bırakmadı, süper bir geri dönüşe imza attı.
EMRE MOR NEFES VERDİ
42. dakikada Enner Valencia ile umutlanan temsilcimiz, ikinci yarıda rakip kaleyi abluka altına aldı. 82. dakikada Miha Zajc’ın frikik golüyle farkı 1’e indiren Sarı Lacivertliler, 88. dakikada Emre Mor’la eşitliği yakaladı.
LİDERLİK SON MAÇA KALDI
Sahadan 3-3’lük eşitlikle ayrılan Fenerbahçe, kümede oynadığı 5 maç sonunda 11 puanla önder durumda bulunuyor. Rennes ise birebir puan ve averajla 2. sırada. Liderlik, son maçta alınacak skorlara nazaran belirlenecek. Kümenin son maçlarında Fenerbahçe, Dinamo Kiev deplasmanına giderken, Rennes alanında AEK Larnaca’yı konuk edecek.
Spor müellifleri da Fenerbahçe’nin Rennes karşısında dayanılmaz bir geri dönüşe imza attığı maçı köşe yazılarında kıymetlendirdi. İşte o yazılar:
FENERBAHÇE RÜZGARI (FAİK ÇETİNER)
Fenerbahçe rüzgarı Maçın kuvvetli geçeceğini biliyorduk fakat Fenerbahçe’nin birinci yarım saatte 3 gol yiyeceğini kestirim etmiyorduk. Jesus’un ani ataklarla oynayacağını bildiğimiz rakibi karşısında 3’lü savunma ile oynayıp, Lincoln’ü sol kanat savunmacısı olarak alana sürüşü tartışılırdı. Deneyimli Rennes birinci 45 dakikada ani ataklarla 3 gol birden buldu. Umutlar tükenmiş gözükürken gelen Valencia’nın golü, ikinci yarı için moral oldu. Jesus ikinci devreye bir daha atak yapmadan başladı. Rennes’in ikinci yarı geriye yaslanmasıyla Fenerbahçe’nin baskılı oyunu son yarım saat atılımları ile harikulade bir geri dönüşüne imza attı.
Helal olsun
Pedro, Arao, İrfan Can ve Gustavo (sakatlandı) çıktılar, yerlerine Emre Mor, Batshuayi, Zajc (nihayet, golünü de attı) ve Alioski oyuna girdiler. Bu ataklar ile sahneye fevkalade bir Fenerbahçe çıktı. Zajc’ın golü, “Bu maç kaybedilmez” bildirisi oldu. Son atılım Arda Güler oldu. Akabinde Emre Mor’un golü geldi. Son yarım saatte Kadıköy’de Fenerbahçe rüzgarı vardı. Bu maç aslında yazılacak değil, yaşanacak bir 90 dakika olarak tarihe geçmiştir. Terini akıtanlara helal olsun…
ÇOK GÜÇLÜ BİR İLETİ (MEHMET DEMİRKOL)
Rennes 4-3-3 temel dizilişiyle alandaydı. Öndeki 3’lü Fenerbahçe stoperlerine yakın durdu.Hem hamlede hem savunmada… Arttan Majer de bu 3’lüyle aralığını hiç kaybetmedi ve kendisini olağanüstü boşa attı.Çok hareketli, epey süratli bir tek pas oyunuyla baş döndürdüler. Genesio, âlâ çalışmış ve birinci maçta 4-4-2’sinin yaşadığı badirelerin tahlilini bulmuş üzereydi. Rennes ve Fenerbahçe’nin temel oyun fikirleri birbirine benziyor aslında. Fakat onlar daima bir adım daha önde ve bir adım daha süratliydi. Ve atakta tek pas oyunları daha gelişmiş. bu biçimde olunca Fenerbahçe’den farklı olarak, şutu çeken oyuncular birebir zamandamarke birebir vakitte yanlışsız beden duruşuyla topla buluştu. Ne olduğunu anlamadan maç 3-0’a geldi. Kolay şutlar olmadığını bilerek Altay’ın da olaya müdahale edemediğini söylemek lazım.
Yenilgiyi kabullenmemek
61’de Jesus’tan 4-4-2 atağı geldi. Bilhassa Emre’nin sağ kanata fevkalade bir akışkanlık getirdiğini söylemek lazım. Zacj ve Arda’nın dahli ise topla alakayı hayli daha güzel yaptı. Birinci yarıda Rennes ne kadar üstün gözüktüyse 61’den daha sonra da Fenerbahçe daha gelişmiş bir takım oldu. Tek eksik hamle alanındaki akışkanlığı ve beceriyi artıramamak bulunmasına karşın 3-0’dan 3-3’e dönebilmek gerçek bir meydan okuma. Fenerbahçe bu sene sık sık yaptığı üzere epey kuvvetli bir bildiri verdi. Bu düzeyde bu kadar makus başlayıp Rennes’i 2. sefer toplam 5-0’dan yakalamak, yenilgiyi asla kabullenmemek… Bu oldukçatandır unuttuğumuz bir Fenerbahçe.
JESUS’LU FENER’E HÜRMET DUYACAKSINIZ! (MEHMET ALİ SABUNCU)
UEFA’nın bile haftanın maçı dediği Rennes maçı kapalı gişe Kadıköy’de başladı. Maçın değerli dakikaları ise; 3-0’dan 3- 3… 5’te İrfan Can’dan faulle topu alan Fransızlar birebir dakikada golü buldu, tabelayı Gouiri değiştirdi 0-1. 13’te İrfan Can uzaktan denedi, olmadı. 15’te Pedro başla denedi, Mandanda kademedeydi. 16’da Terrier boş durumda durumu 0-2 yaptı. 19’da Valencia vurdu, kale önünde Rodon golü çıkardı. 30’da Gouiri durumu 0-3 yaptı. 42’de İrfan Can’ın frikik vuruşuna Valencia mafayı vurdu devreyi bitirdi 1-3. 72’de Valencia kale tabanında topu dışarı attı. 80’de Batshuayi vurdu, Mandanda’nın yerine giren eski Kayseri’li Doğan yatarak golü çıkardı.
Kendine güveniyor
82’de Zajc’nın nefis frikiği Kadıköy’ye maçı bir daha başlattı 2-3. 88’de Emre devreye girdi durumu 3-3 yaptı. Maç bu sonuçla bitti, avantaj Fenerbahçe’de artık sırada Lucescu var. Jesus hoca kendinden emin ki maç 3-0 olmuş kendinden emin, kadrosunu kenardan uyarıyor, zira adam kendine güveniyor. İşte hoca, hemde deneyimli hoca. Bu vakte kadar İsmail Kartal hariç başkalarında yanılgı yapan idare Portekizli hoca ile uzun vadeli mutabakat yapmalı.
NAZAR DEĞMESİN (ERCAN İTİMAT – MİLLİYET))
Tahtaya vurup “nazar değemesin” demekten öbür yapacak bir şey yok Fenerbahçe için. Zira epey büyük iş başardı Sarı-Lacivert kadro. Rennes üzere bir rakibi deplasmanda birliktee kalıp Kadıköy’de 0-3’den 3-3 getirmek, küme başkanı olup son 16’ya play-ofsuz katılmakla eş zorlukta.
Hatırlayın, Jorge Jesus birinci maçtan evvel “Fransa Ligi altıncısı olmak kolay değil” demişti Rennes’in gücünü belirtek için. Lakin Kadıköy’e geldiğinde Ligue 1’de dördüncülüğe yükselmişti Rennes. 12 maçtır yenilmiyordu. En formda süreçlerinden birini yaşıyordu atletik grup.
Ama Fenerbahçe “bitti” demeden bitmiyordu maçlar.
***
hemen çabucak maçın dördüncü dakikasında rakibe yanlışsız dürüst teması bile olmayan Arao’ya sarı kart gösteren Sırp hakem Fenerbahçe’ye işin hiç de kolay olmayacağını belirli etti.
Gerçekten de bir dakika daha sonra Fenerbahçe’nin çıkarken kaptırdığı top Gouiri’nin ayağından rakibin birinci golüne dönerken Rennesli futbolcu İrfan Can’ın ayağına bastı lakin hakem bunu görmezden gelip golü verdi. halbuki 28. Dakikada orta alanda İrfan Can rakibin ayağına basınca Fenerbahçe ikinci sarı kartını yedi.
elbet 1-3 biten birinci yarının tek niçini hakem değildi. Rennes hayli süratli ve sert oynayan, Fenerbahçe kalesinde Pirana balıkları üzere fazlaca çabuk çoğalan, kaleye de birkaç pasta gidebilen bir gruptu.
Biraz da şanslıydı. Beş kez geldiler Fenerbahçe kalesine dördü gol oldu, gollerin biri sayılmadı, yalnızca bir şutları dışarı çıktı.
NAZAR DEĞMESİN (ERCAN İTİMAT – MİLLİYET)
İşin enteresan tarafı Fenerbahçe geri düştüğünde bile makûs oynamıyordu. Lakin talihlerinin yanı sıra Fenerbahçe’nin öne çektiği üçlü savunmasını çözebilecek ayağa pas, hız ve çabukluğa sahiptiler.
Fenerbahçe’nin birinci yarıdaki tek golü İrfan Can’ın kullandığı hür vuruşa Valencia dokunuşu ileydi fakat İrfan Can’a yapılan faul ceza alanı çizgisi üzerindeydi, bir karış ötesi penaltıydı esasen. Geriye düşse de asla oyundan kopmayan Fenerbahçe’nin 1-3 mağlup durumda olsa da devreyi umutla kapatmasına sebep oldu bu gol.
İkinci yarıya kimi Jesus ikazlarıyla çıkmış olmalıydı Fenerbahçe… Rennes artık üçlü savunmanın ardına o kadar kolay sarkamıyordu. Bu sırada Rennes teknik yöneticisinin bir fantezisi Fenerbahçe’yi daha hırslandırmış olmalı. Sakatlığı falan olmayan kaleci Mandanda’yı genç Türk kaleci Doğan Alemdar ile değiştirdi. Zajc’ın ikinci golünden daha sonra sıradan pişman olmuştur hani. Hele Emre’nin birliktelik golü akabinde. Bizde olsa adamın teknik yöneticilik ömrünü bitiririz emin olun.
Jesus ise bu kere değişiklikleri geciktirmedi. birebir vakitte fazlaca büyük tuttu. Sarı kartlı Arao ve İrfan Can ile sakatlanan Henrique’yi ve Pedro’yu kenara alıp Zajc, Emre Mor, Batshuayi ve Alioski’yi alana sürdü. Harikulade finale hazırdı artık Fenerbahçe. Ve Jesus atağının meyveleri olgun meyveler üzere kısımdan düşmeye başladı. İki tanesi Rennes’in başına!
Değişiklerden daha sonra başta Emre Mor’un performansı ile Fenerbahçe maçı bir süre tek kaleye çevirdi. Gerçi Rennes kuvvetli ekipti ve yapmak istediğinde tehlike yaratabiliyordu. Lakin evvel inançlı oyunu tercih edip riske girmedi, daha sonra Fenerbahçe tehlikeli bulunmasına müsaade vermedi.
Arda’nın Lincoln yerine oyuna girdiği dakika Zajc’ın harikulade hür vuruşu skoru 2-3 yaptı ve oyunun bitmesine hala on dakika vardı. Akabinde Emre Mor’un golü ile gelen birliktelik Fenerbahçe’nin son yirmi dakikaya sıkıştırdığı harikulade oyununun ödülleriydi.
Tarih tekerrür etti Kadıköy’de.
MUTLU MUYUZ? (ŞANSAL BÜYÜKA – MİLLİYET)
Mutlu muyum; Hayır… Mutsuz muyum; tekrar hayır… Niçin memnun değilim, anlatayım; Jorge Jesus üzere kurt bir hocanın çalıştırdığı Fenerbahçe, Rennes kadrosunun atletik özelliklerini, suratını, rakip kaleye epey çabuk gelişini ve kenarları epeyce düzgün kullandığını bilmesine karşın kendi savunmasının kenarlarını niçin “mayınlı bölge“ ilan etmedi, niçin ekstra tedbir almadı, anlamadım…
Fenerbahçe başlangıçta kenarları, bilhassa Lincoln’ün sol kanadını o kadar boş bıraktı ki, Rannes’li oyuncular “istediğim bir göz, Allah verdi iki göz“ demeye başladılar… Çok süratli geldiler, asiste dönüşen paslarını da asla kaleye paralel ya da kaleci Altay’ın müdahale alanına atmadılar… Daima geriye kestiler ve kestikleri alanda gol vuruşunu yapacak kesinlikle bir ya da iki Rennes’li oyuncu vardı…
Rennes’li oyuncular her gol vuruşunu epeyce rahat yaptılar… Zira Fenebahçe stoperlerinin önünde Arao ya da Crespo bu gol vuruşlarıda hiç yoktular… Rannesli oyuncular cetvel ellerinde üzere ölçtüler biçtiler, vurdular… İçimizi acıtsa bile kabul edelim ki bu golle sonuçlanan vuruşlar kalitenin zirvesiydi…
Fenerbahçe izleyicisi gollerden daha sonra kaleci Altay’a niye homurdandı, anlamadım… Bırakın Altay’ı B.Münih kalesinden Neuer‘i getirip khalbukinız, gol olan bu vuruşları yeniden çıkartamazdı… Kabul edelim ki; talih da Rennes‘den yanaydı.. Birinci yarıda 4 atak yaptılar, 3 gol attılar… Neredeyse tam isabet…
İlk yarım saatte gelen üç gol ve 3-0’lık skor Fenerbahçe için tam bir kabustu…
MUTLU MUYUZ? (ŞANSAL BÜYÜKA – MİLLİYET)
Açık konuşalım; Rennes 3-1‘i kâfi görmüş olacak ki, ikinci yarıda bu skoru korumak ismine adeta üstüne yatmak istedi… İşte Fenerbahçe‘nin inadı ve mağlubiyete isyanı burada devreye girdi… Jesus‘un öbür maçlara oranla biraz daha erken gelen dört değişikliği Fenerbahçe‘ye ekstra bir atılım gücü de kazandırdı…
Çok uzun bir ortadan daha sonra oyuna girme bahtı bulan Zajc‘ın çatala takılan frikik golü, tahminen de futbolun adaletiydi… Jesus‘a “yeter artık bu kadar ihmal edilecek oyuncu değilim“ mesajıydı…
Emre Mor‘dan bundan evvelki maçtan gelen “iyileşme sinyalleri“ Rennes maçında da devam etti… Biraz daha mühlet olsa, Fenerbahçe Türk futbol tarihine geçecek bir mucizeye imza atabilirdi… Fakat 3-0‘dan daha sonra 3-3‘ü yakalamak camiayı memnun etmeye yetti… Maç sonu toplumsal medyaya baktım “Fenerbahçe yıkılmaz“ bildirileri havada uçuşuyordu…
Rennes maçında şunu gördük… Futbolda kim daha atletikse, kim daha çabuk ve süratliyse, en değerlisi kaleye en kısa müddette kim gidiyorsa, o kadro rakibine oranla hayli daha şanslı oluyor… Rennes, Fenerbahçe‘den daha kaliteli ve daha atletik bir takım… Unutulmasın; yalnızca önde oynayan üç oyuncularının toplam maliyeti tam 70 milyon euro…
Fenerbahçe bu birliktelik ile küme birinciliğini tehlikeye soktu… Buna karşın mutsuz değilim… niye değilim; meslek hayatımda Avrupa ekipleri karşısında 3-0 yenik duruma düşen, hatta daha fazlasını yiyen, ulusal grup dahil epey ekibimizi gördüm… Fakat ben yeniden meslek hayatımda bir Avrupa ekibi karşısında, 3-0’lık ağır mağlubiyetin altından kalkıp skoru 3-3’e getiren bir Türk grubunu birinci kez gördüm…
MUHTEŞEM GERİ DÖNÜŞ
hemen çabucak 30. dakikada 3-0 geriye düşen temsilcimiz, maçı bırakmadı, süper bir geri dönüşe imza attı.
EMRE MOR NEFES VERDİ
42. dakikada Enner Valencia ile umutlanan temsilcimiz, ikinci yarıda rakip kaleyi abluka altına aldı. 82. dakikada Miha Zajc’ın frikik golüyle farkı 1’e indiren Sarı Lacivertliler, 88. dakikada Emre Mor’la eşitliği yakaladı.
LİDERLİK SON MAÇA KALDI
Sahadan 3-3’lük eşitlikle ayrılan Fenerbahçe, kümede oynadığı 5 maç sonunda 11 puanla başkan durumda bulunuyor. Rennes ise birebir puan ve averajla 2. sırada. Liderlik, son maçta alınacak skorlara nazaran belirlenecek. Kümenin son maçlarında Fenerbahçe, Dinamo Kiev deplasmanına giderken, Rennes alanında AEK Larnaca’yı konuk edecek.
Spor muharrirleri da Fenerbahçe’nin Rennes karşısında dayanılmaz bir geri dönüşe imza attığı maçı köşe yazılarında kıymetlendirdi. İşte o yazılar:
FENERBAHÇE RÜZGARI (FAİK ÇETİNER)
Fenerbahçe rüzgarı Maçın güçlü geçeceğini biliyorduk lakin Fenerbahçe’nin birinci yarım saatte 3 gol yiyeceğini iddia etmiyorduk. Jesus’un ani ataklarla oynayacağını bildiğimiz rakibi karşısında 3’lü savunma ile oynayıp, Lincoln’ü sol kanat savunmacısı olarak alana sürüşü tartışılırdı. Deneyimli Rennes birinci 45 dakikada ani ataklarla 3 gol birden buldu. Umutlar tükenmiş gözükürken gelen Valencia’nın golü, ikinci yarı için moral oldu. Jesus ikinci devreye bir daha atak yapmadan başladı. Rennes’in ikinci yarı geriye yaslanmasıyla Fenerbahçe’nin baskılı oyunu son yarım saat atakları ile dayanılmaz bir geri dönüşüne imza attı.
Helal olsun
Pedro, Arao, İrfan Can ve Gustavo (sakatlandı) çıktılar, yerlerine Emre Mor, Batshuayi, Zajc (nihayet, golünü de attı) ve Alioski oyuna girdiler. Bu ataklar ile sahneye dayanılmaz bir Fenerbahçe çıktı. Zajc’ın golü, “Bu maç kaybedilmez” iletisi oldu. Son atılım Arda Güler oldu. Akabinde Emre Mor’un golü geldi. Son yarım saatte Kadıköy’de Fenerbahçe rüzgarı vardı. Bu maç aslında yazılacak değil, yaşanacak bir 90 dakika olarak tarihe geçmiştir. Terini akıtanlara helal olsun…
ÇOK GÜÇLÜ BİR BİLDİRİ (MEHMET DEMİRKOL)
Rennes 4-3-3 temel dizilişiyle alandaydı. Öndeki 3’lü Fenerbahçe stoperlerine yakın durdu.Hem hamlede hem savunmada… Arttan Majer de bu 3’lüyle aralığını hiç kaybetmedi ve kendisini kusursuz boşa attı.Çok hareketli, epey süratli bir tek pas oyunuyla baş döndürdüler. Genesio, âlâ çalışmış ve birinci maçta 4-4-2’sinin yaşadığı zahmetlerin tahlilini bulmuş üzereydi. Rennes ve Fenerbahçe’nin temel oyun fikirleri birbirine benziyor aslında. Ancak onlar daima bir adım daha önde ve bir adım daha süratliydi. Ve hamlede tek pas oyunları daha gelişmiş. bu biçimde olunca Fenerbahçe’den farklı olarak, şutu çeken oyuncular birebir zamandamarke birebir vakitte hakikat beden duruşuyla topla buluştu. Ne olduğunu anlamadan maç 3-0’a geldi. Kolay şutlar olmadığını bilerek Altay’ın da olaya müdahale edemediğini söylemek lazım.
Yenilgiyi kabullenmemek
61’de Jesus’tan 4-4-2 atağı geldi. Bilhassa Emre’nin sağ kanata dayanılmaz bir akışkanlık getirdiğini söylemek lazım. Zacj ve Arda’nın dahli ise topla alakayı fazlaca daha güzel yaptı. Birinci yarıda Rennes ne kadar üstün gözüktüyse 61’den daha sonra da Fenerbahçe daha gelişmiş bir takım oldu. Tek eksik atak alanındaki akışkanlığı ve beceriyi artıramamak bulunmasına karşın 3-0’dan 3-3’e dönebilmek gerçek bir meydan okuma. Fenerbahçe bu sene sık sık yaptığı üzere hayli kuvvetli bir ileti verdi. Bu düzeyde bu kadar makus başlayıp Rennes’i 2. sefer toplam 5-0’dan yakalamak, yenilgiyi asla kabullenmemek… Bu oldukcatandır unuttuğumuz bir Fenerbahçe.
JESUS’LU FENER’E HÜRMET DUYACAKSINIZ! (MEHMET ALİ SABUNCU)
UEFA’nın bile haftanın maçı dediği Rennes maçı kapalı gişe Kadıköy’de başladı. Maçın değerli dakikaları ise; 3-0’dan 3- 3… 5’te İrfan Can’dan faulle topu alan Fransızlar birebir dakikada golü buldu, tabelayı Gouiri değiştirdi 0-1. 13’te İrfan Can uzaktan denedi, olmadı. 15’te Pedro başla denedi, Mandanda kademedeydi. 16’da Terrier boş konumda durumu 0-2 yaptı. 19’da Valencia vurdu, kale önünde Rodon golü çıkardı. 30’da Gouiri durumu 0-3 yaptı. 42’de İrfan Can’ın frikik vuruşuna Valencia mafayı vurdu devreyi bitirdi 1-3. 72’de Valencia kale tabanında topu dışarı attı. 80’de Batshuayi vurdu, Mandanda’nın yerine giren eski Kayseri’li Doğan yatarak golü çıkardı.
Kendine güveniyor
82’de Zajc’nın nefis frikiği Kadıköy’ye maçı bir daha başlattı 2-3. 88’de Emre devreye girdi durumu 3-3 yaptı. Maç bu sonuçla bitti, avantaj Fenerbahçe’de artık sırada Lucescu var. Jesus hoca kendinden emin ki maç 3-0 olmuş kendinden emin, grubunu kenardan uyarıyor, zira adam kendine güveniyor. İşte hoca, hemde deneyimli hoca. Bu vakte kadar İsmail Kartal hariç başkalarında yanılgı yapan idare Portekizli hoca ile uzun vadeli mutabakat yapmalı.
NAZAR DEĞMESİN (ERCAN İTİMAT – MİLLİYET))
Tahtaya vurup “nazar değemesin” demekten öteki yapacak bir şey yok Fenerbahçe için. Zira epeyce büyük iş başardı Sarı-Lacivert kadro. Rennes üzere bir rakibi deplasmanda birliktee kalıp Kadıköy’de 0-3’den 3-3 getirmek, küme başkanı olup son 16’ya play-ofsuz katılmakla eş zorlukta.
Hatırlayın, Jorge Jesus birinci maçtan evvel “Fransa Ligi altıncısı olmak kolay değil” demişti Rennes’in gücünü belirtek için. Lakin Kadıköy’e geldiğinde Ligue 1’de dördüncülüğe yükselmişti Rennes. 12 maçtır yenilmiyordu. En formda süreçlerinden birini yaşıyordu atletik ekip.
Ama Fenerbahçe “bitti” demeden bitmiyordu maçlar.
***
hemen çabucak maçın dördüncü dakikasında rakibe yanlışsız dürüst teması bile olmayan Arao’ya sarı kart gösteren Sırp hakem Fenerbahçe’ye işin hiç de kolay olmayacağını aşikâr etti.
Gerçekten de bir dakika daha sonra Fenerbahçe’nin çıkarken kaptırdığı top Gouiri’nin ayağından rakibin birinci golüne dönerken Rennesli futbolcu İrfan Can’ın ayağına bastı lakin hakem bunu görmezden gelip golü verdi. halbuki 28. Dakikada orta alanda İrfan Can rakibin ayağına basınca Fenerbahçe ikinci sarı kartını yedi.
normal olarak 1-3 biten birinci yarının tek niçini hakem değildi. Rennes epey süratli ve sert oynayan, Fenerbahçe kalesinde Pirana balıkları üzere hayli çabuk çoğalan, kaleye de birkaç pasta gidebilen bir ekipti.
Biraz da şanslıydı. Beş sefer geldiler Fenerbahçe kalesine dördü gol oldu, gollerin biri sayılmadı, yalnızca bir şutları dışarı çıktı.
NAZAR DEĞMESİN (ERCAN İNANÇ – MİLLİYET)
İşin değişik tarafı Fenerbahçe geri düştüğünde bile makus oynamıyordu. Fakat talihlerinin yanı sıra Fenerbahçe’nin öne çektiği üçlü savunmasını çözebilecek ayağa pas, hız ve çabukluğa sahiptiler.
Fenerbahçe’nin birinci yarıdaki tek golü İrfan Can’ın kullandığı hür vuruşa Valencia dokunuşu ileydi lakin İrfan Can’a yapılan faul ceza alanı çizgisi üzerindeydi, bir karış ötesi penaltıydı esasen. Geriye düşse de asla oyundan kopmayan Fenerbahçe’nin 1-3 mağlup durumda olsa da devreyi umutla kapatmasına sebep oldu bu gol.
İkinci yarıya birtakım Jesus ihtarlarıyla çıkmış olmalıydı Fenerbahçe… Rennes artık üçlü savunmanın gerisine o kadar kolay sarkamıyordu. Bu sırada Rennes teknik yöneticisinin bir fantezisi Fenerbahçe’yi daha hırslandırmış olmalı. Sakatlığı falan olmayan kaleci Mandanda’yı genç Türk kaleci Doğan Alemdar ile değiştirdi. Zajc’ın ikinci golünden daha sonra sıradan pişman olmuştur hani. Hele Emre’nin birliktelik golü akabinde. Bizde olsa adamın teknik yöneticilik ömrünü bitiririz emin olun.
Jesus ise bu defa değişiklikleri geciktirmedi. birebir vakitte fazlaca büyük tuttu. Sarı kartlı Arao ve İrfan Can ile sakatlanan Henrique’yi ve Pedro’yu kenara alıp Zajc, Emre Mor, Batshuayi ve Alioski’yi alana sürdü. Fevkalade finale hazırdı artık Fenerbahçe. Ve Jesus atağının meyveleri olgun meyveler üzere koldan düşmeye başladı. İki tanesi Rennes’in başına!
Değişiklerden daha sonra başta Emre Mor’un performansı ile Fenerbahçe maçı bir süre tek kaleye çevirdi. Gerçi Rennes kuvvetli gruptu ve yapmak istediğinde tehlike yaratabiliyordu. Lakin evvel inançlı oyunu tercih edip riske girmedi, daha sonra Fenerbahçe tehlikeli bulunmasına müsaade vermedi.
Arda’nın Lincoln yerine oyuna girdiği dakika Zajc’ın dayanılmaz hür vuruşu skoru 2-3 yaptı ve oyunun bitmesine hala on dakika vardı. Akabinde Emre Mor’un golü ile gelen birliktelik Fenerbahçe’nin son yirmi dakikaya sıkıştırdığı fevkalade oyununun ödülleriydi.
Tarih tekerrür etti Kadıköy’de.
MUTLU MUYUZ? (ŞANSAL BÜYÜKA – MİLLİYET)
Mutlu muyum; Hayır… Mutsuz muyum; yeniden hayır… Niçin memnun değilim, anlatayım; Jorge Jesus üzere kurt bir hocanın çalıştırdığı Fenerbahçe, Rennes ekibinin atletik özelliklerini, suratını, rakip kaleye epey çabuk gelişini ve kenarları fazlaca yeterli kullandığını bilmesine karşın kendi savunmasının kenarlarını niçin “mayınlı bölge“ ilan etmedi, niçin ekstra tedbir almadı, anlamadım…
Fenerbahçe başlangıçta kenarları, bilhassa Lincoln’ün sol kanadını o kadar boş bıraktı ki, Rannes’li oyuncular “istediğim bir göz, Allah verdi iki göz“ demeye başladılar… Çok süratli geldiler, asiste dönüşen paslarını da asla kaleye paralel ya da kaleci Altay’ın müdahale alanına atmadılar… Daima geriye kestiler ve kestikleri alanda gol vuruşunu yapacak kesinlikle bir ya da iki Rennes’li oyuncu vardı…
Rennes’li oyuncular her gol vuruşunu fazlaca rahat yaptılar… Zira Fenebahçe stoperlerinin önünde Arao ya da Crespo bu gol vuruşlarıda hiç yoktular… Rannesli oyuncular cetvel ellerinde üzere ölçtüler biçtiler, vurdular… İçimizi acıtsa bile kabul edelim ki bu golle sonuçlanan vuruşlar kalitenin zirvesiydi…
Fenerbahçe izleyicisi gollerden daha sonra kaleci Altay’a niye homurdandı, anlamadım… Bırakın Altay’ı B.Münih kalesinden Neuer‘i getirip khalbukinız, gol olan bu vuruşları yeniden çıkartamazdı… Kabul edelim ki; baht da Rennes‘den yanaydı.. Birinci yarıda 4 atak yaptılar, 3 gol attılar… Neredeyse tam isabet…
İlk yarım saatte gelen üç gol ve 3-0’lık skor Fenerbahçe için tam bir kabustu…
MUTLU MUYUZ? (ŞANSAL BÜYÜKA – MİLLİYET)
Açık konuşalım; Rennes 3-1‘i kâfi görmüş olacak ki, ikinci yarıda bu skoru korumak ismine adeta üstüne yatmak istedi… İşte Fenerbahçe‘nin inadı ve mağlubiyete isyanı burada devreye girdi… Jesus‘un öbür maçlara oranla biraz daha erken gelen dört değişikliği Fenerbahçe‘ye ekstra bir atılım gücü de kazandırdı…
Çok uzun bir ortadan daha sonra oyuna girme bahtı bulan Zajc‘ın çatala takılan frikik golü, tahminen de futbolun adaletiydi… Jesus‘a “yeter artık bu kadar ihmal edilecek oyuncu değilim“ mesajıydı…
Emre Mor‘dan bundan evvelki maçtan gelen “iyileşme sinyalleri“ Rennes maçında da devam etti… Biraz daha müddet olsa, Fenerbahçe Türk futbol tarihine geçecek bir mucizeye imza atabilirdi… Fakat 3-0‘dan daha sonra 3-3‘ü yakalamak camiayı keyifli etmeye yetti… Maç sonu toplumsal medyaya baktım “Fenerbahçe yıkılmaz“ iletileri havada uçuşuyordu…
Rennes maçında şunu gördük… Futbolda kim daha atletikse, kim daha çabuk ve süratliyse, en değerlisi kaleye en kısa müddette kim gidiyorsa, o kadro rakibine oranla fazlaca daha şanslı oluyor… Rennes, Fenerbahçe‘den daha kaliteli ve daha atletik bir takım… Unutulmasın; yalnızca önde oynayan üç oyuncularının toplam maliyeti tam 70 milyon euro…
Fenerbahçe bu birliktelik ile küme birinciliğini tehlikeye soktu… Buna karşın mutsuz değilim… niye değilim; meslek hayatımda Avrupa kadroları karşısında 3-0 yenik duruma düşen, hatta daha fazlasını yiyen, ulusal ekip dahil hayli grubumuzu gördüm… Lakin ben yine meslek hayatımda bir Avrupa grubu karşısında, 3-0’lık ağır hezimetin altından kalkıp skoru 3-3’e getiren bir Türk kadrosunu birinci kere gördüm…